E-BÜLTEN

E-bültenimize abone olarak
en son bilgilere ve haberlere ulaşabilirsiniz.

Ana SayfaAracı Kurum RaporlarıAlan Yatırım’dan 2018 Yılı İçin Pozitif Beklentiler---

Alan Yatırım’dan 2018 Yılı İçin Pozitif Beklentiler

Alan Yatırım’dan 2018 Yılı İçin Pozitif Beklentiler
04 Ocak 2018 - 15:01 borsagundem.com

Alan Yatırım borsa, euro, dolar ve küresel piyasalara yönelik beklentilerini duyurdu

2018 yılı, 2017 gibi güçlü büyüme ile geçecek ancak bazı zorluklarla karşılaşılabilir…

Global büyümenin 2018 yılında da 2017 yılına benzer şekilde devam etmesi bekleniyor. Global beklentiler, büyümenin küresel ölçekte 2017 yılında %3,7, 2018 yılında ise %3,8 olarak gerçekleşmesi yönünde. ABD, Euro bölgesi, Çin ve diğer gelişen ülkelerdeki büyümenin güçlü duruşunun küresel büyümeyi desteklemesini beklemekteyiz. 2018 yılı için diğer bir önemli fenomen ise, global bazda enflasyonist baskıların yeniden ortaya çıkması olarak görülüyor. Önümüzdeki yıl, artan enerji fiyatları ile birlikte üretici maliyetlerindeki artış eşliğinde küresel ölçekte enflasyonda yükseliş bekleniyor. Para politikaların gündeminde ise, genel olarak parasal gevşemeden çıkış ve faiz artışları ön planda olacak. 2018 yılı içerisinde FED’in 3 faiz artışı yapması beklenirken, Avrupa Merkez Bankası’nın varlık alımı politikasını sonlandıracağı tahmin ediliyor. En güvercin merkez bankası olarak görülen Japonya Merkez Bankası’nın da global seyre ayak uydurarak tahvil alımlarını azaltıp, faizleri yükseltmesi sürpriz olmaz.

ABD büyümesinin devam etmesini bekliyoruz…

ABD ekonomisinin 2018 yılı beklentileri yeni vergi reformunun da katkısı ile birlikte büyümenin devam edeceğine işaret ediyor. ABD’de vergilerin düşürülmesi eşliğinde şirketlerin harcanabilir gelirlerin artması ve bunun da yatırımları artıracağı öngörülmekte. Ayrıca, şirket karlarının artması ücret artışı eşliğinde hanehalkının kişisel gelirlerinin artırması ve tüketimi desteklemesi beklenmektedir. Özellikle son FED projeksiyonunda da %2,5’lik bir büyüme performansı öngörülmüştür. Genel görüş de ortalama olarak ABD ekonomisinin 2018 yılında %2,5-%2,6 oranında büyüyeceği 2019 yılı sonrası ise; büyüme momentumunun zayıflayacağı yönünde. Vergi reformu ABD hisse senetleri üzerinde 2018 yılı için kısmi bir yükseliş potansiyeli daha sağlayabilir. Ancak reformun uygulanabilirliği konusundaki belirsizlikler de risk oluşturmaya devam ediyor. Mevcut durumda ABD borsaları için genel görüş %8’lik bir yükseliş potansiyelinin mümkün olduğu yönünde. 2018 yılında ABD tarafında hem FED’in kararları hem de Kasım ayında gerçekleştirilecek olan ara seçimler de önemli. Özellikle ara seçim sonuçları 2020 seçimlerine dair bir işaret vererek, Başkan Trump’ın görevde kalıp kalamayacağının erken sinyalini verebilir. FED tarafında ise; 3 faiz artışı bekleniyor. Her ne kadar 4 faiz artışı şuan için yüksek sesle dile getirilmese de yılın ilk çeyreğinde gelebilecek bir faiz artırım kararı piyasada görünümü daha şahin hale getirebilir. Burada özellikle enflasyon rakamlarını takip etmek uzun vadeli beklentiler için önem arz ediyor. Genel olarak ABD enflasyon verilerinde 2018 yılında ciddi bir atılım beklenmese de, kurum olarak enflasyonun rayına oturmaya yaklaştığını ve piyasa beklentilerini bir miktar aşabileceğini öngörüyoruz.

2018 yılında Euro güçlü kalmaya devam edecek…

Euro bölgesinde büyümenin 2018 yılında da sürmesi beklenmekte. Avrupa Merkez Bankası, Aralık ayında yayınladığı raporda 2018 yılında büyümenin %2,3 olmasını bekliyor. Biz de küresel talepteki artış ile birlikte Euro bölgesi cari fazlasının artmasını ve bunun yanında Avrupa Merkez Bankası’nın %0 faiz politikasının kredi hacimlerinde artışa neden olup tüketimi artırarak büyümeyi desteklemeye devam etmesini düşünmekteyiz. Enflasyon tarafında da yükselen emtia fiyatları ile birlikte fiyatlardaki artışın hızlanabileceği belirtilse de 2018 yılı içerisinde Euro bölgesi enflasyonun Almanya haricinde Avrupa Merkez Bankası’nın %2,0’lik hedefinin altında kalacağını düşünmekteyiz. Bölgedeki diğer ekonomik veriler de güçlü seyrini korumakta. Euro bölgesi için 2018 yılında en önemli risk olarak İtalya seçimleri görülmekte. Mart 2018’de yapılması beklenen seçimlerde Avrupa Birliği ayrılıkçı partinin kazanması bekleniyor. Ancak yüksek borçluluk seviyesi nedeniyle ayrılıkçı parti kazansa bile İtalya’nın bölgeden çıkış riskini az olarak görmekteyiz. Para politikası tarafında ise, Avrupa Merkez Bankası 60 milyar Euro olan varlık alım programını 30 milyar Euro’ya düşüreceğini açıklamıştı. Eylül 2018’e kadar varlık alım programının devam edeceği açıklanmasına karşın biz, yılsonuna kadar sürmesini ve yıl içerisinde herhangi bir faiz artırımının olmamasını bekliyoruz. Ancak Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi’den gelebilecek olası parasal gevşemeden erken çıkış sinyali Euro’nun daha da güçlenmesine neden olabilir. Bunların sonucu olarak Euro’nun, 2018 yılında enflasyonist baskıların bir miktar artması, 2019 yılında faiz artırım beklentileri, güçlü büyümenin ve ekonomik verilerin devam etmesi eşliğinde 1,25 – 1,30 bandına doğru hareketini sürdüreceğini öngörmekteyiz. Ek olarak, yaptığımız analizler sonucunda Cumhuriyetçi parti döneminde Dolar’ın değer kaybettiğini görmekteyiz. Bunun arkasında yatan neden ise, tarihsel olarak ABD’de Cumhuriyetçi dönemde savaşların olması sebebiyle potansiyel savaş riskinin ortaya çıkması ve bunun paralelinde savunma harcamalarının artması eşliğinde bütçe açığını artırması olarak görülmektedir. Trump döneminde yapılan yeni vergi reformu da bütçe açığını daha da artırılabilecek bir unsur olacağı görülmektedir. Bu nedenle, bu faktörlerin Dolar’da düşüş Euro’da da yükselişi sağlayan önemli bir unsur olacağını düşünüyoruz.

Asya’da hızlı büyüme azalan ivme ile birlikte devam etmekte…

Asya kökenli finansal kuruluşlar ve politik otoriteler, 2018 yılını da 2017 yılı gibi iyimser beklemekte. Özellikle Çin tarafında büyümenin korunacağı ve global toparlanmaya yardım edeceği belirtiliyor. Ayrıca, Dolar’ın zayıflaması durumu da, 2018 yılı ekonomi büyümesi için önemli destekleyici bir unsur olduğu söyleniyor. Ancak bir yandan da Çin hükumetinin görevinin 5 yıl daha uzatılması ile birlikte yeni ekonomik planlar açıklandı. Bu planlar, finansal kaldıracı düşüreceği ve gölge bankacılık sistemi ile verilen kredi hacminin azaltılacağına işaret etmekte. Bu paralelde, Çin’in yüksek orandaki büyümesinde bir miktar yavaşlama görülebileceğini düşünmekteyiz. Japonya tarafında ise, ABD Başkanı Trump’ın ithalata sınırlamalar getirmesinin Japonya’nın cari fazlası üzerinde hafif negatif etki edebileceği ve özellikle motorlu taşıtlar sanayisini etkileyebileceği belirtiliyor. Ancak bu riskin Euro bölgesi ile 2017 yılı içinde yapılan anlaşmalar ve küresel talepteki güçlü duruş ile dengelenmesini bekliyoruz.

Yurtiçinde büyüme bir miktar yavaşlayabilir ancak enflasyonda hafif düşüş bekleniyor…

Yurtiçinde 2017 yılı için %6-7 bandında beklenen büyüme rakamının, 2018 yılında KGF’nin etkisinin azalması ve sektörel teşviklerin sona ermesine karşın ek destekler eşliğinde %4-5 seviyelerinde sürmesini beklemekteyiz. Enflasyon tarafında, piyasalar yılın ilk ayları için iyimser olmasına karşın global enflasyonist baskılar ile birlikte hızlı bir düşüşün olamayacağını ve 2018 yılı içerisinde çift haneli rakamlarda kalmaya devam edeceğini düşünmekteyiz. İhracat ve ithalat tarafında ise, güçlü Euro’nun ve Euro bölgesinde iyileşen talep ile birlikte ihracattaki artışın devam edeceğini ancak enerji fiyatlarındaki artış ile birlikte ithalatta görülen yükselişin, bu durumu baskılayacağını düşünüyoruz. Bu gelişmeler paralelinde, cari açık/GSYİH oranının 2018 yılında %5’li seviyelere yükseleceğini tahmin etmekteyiz. 2017 yılında %1 seviyesinden %2 seviyesine yaklaşan bütçe açığı /GSYİH oranının ise, 2018 yılı içerisinde %1,5 - %2,0 seviyelerinde olacağını bekliyoruz. Para politikası tarafında, sıkı duruşun korunacağını ve enflasyonda kalıcı iyileşme olana kadar faiz indirimi olacağını düşünmemekteyiz. Bu durum, Türk Lirası’nı destekleyen bir unsur olarak görülmektedir. Reel olarak ucuz durumda bulunan TL’nin, gelişen ülkelere göre olan carry trade cazibesini kullanarak yılın ilk yarısında iyi performans gösterebileceğini ancak yılın ikinci yarısında FED faiz artırımları ile birlikte global seyre eşlik ederek değer kaybedeceğini düşünüyoruz.

Güçlü küresel büyümenin emtia fiyatlarındaki güçlü duruşunu desteklemesini beklemekteyiz…

Özellikle sanayilerin gelişmesi ve ticaret hacminin genişlemesinin etkisiyle global büyümedeki güçlenmenin emtia fiyatlarını olumlu yönde destekleyeceğini öngörmekteyiz. Başlıca sanayi ham maddeleri olan çelik ve bakır fiyatlarında 2017 yılı içerisindeki yükselişin korunacağı bekleniliyor. Çin hükümetinin çevre kirliliği konusunda daha dikkatli olması ve yaptırımlar yapmaya başlayacak olması ile birlikte dünyanın en büyük çelik üreticisi konumunda olan Çin’de kapasite fazlalığının azalması çelik fiyatlarında yükselişe neden olmuştu. Piyasa oyuncuları ve büyük küresel çelik üreticileri, çelik fiyatlarındaki güçlü duruşun 2018 yılı içerisinde de korunacağını belirtiyor. Bakır fiyatları ise, Ocak 2016’da gördüğü dip fiyatlardan yükselişini 2017 yılında da sürdürdü. Geçtiğimiz yıl %28 yükseliş kaydeden bakır özellikle küresel büyümenin sürdürülebilmesinden destek alıyor. Bu nedenle bakır fiyatlarında 2018 yılında yükselişin devam etmesi için büyüme tarafından ciddi bir destek alması gerekmekte. Petrol piyasasına ilişkin 2018 beklentileri ise, 2017 yılındaki gibi pozitif kalmaya devam ediyor. Özellikle OPEC arz kesintisinin 2018 yılsonuna kadar uzatılması ve üyelerin piyasa dengelenene kadar arz kesintisinden vazgeçmeyeceklerini açıklamaları yükselişi desteklemekte. Ek olarak, jeopolitik riskler de petrol fiyatlarını olumlu yönde etkileyen diğer bir unsur olarak görülmekte. Bu gelişmeler ışında, 2018 yılının petrol piyasaları açısından iyi geçmesi ve yükselişin bir miktar da devam etmesi beklenebilir. Bu paralelde, Brent petrolün yıl içerisinde 65 – 75 USD/varil fiyat bandında hareket etmesini ve bu seviyelerde dengelenmesini bekliyoruz.

Hisse Al Tahvil Sat trendinin 2018 yılında da devam edeceğini düşünüyoruz…

Global büyümedeki güçlü görünüm ve ABD’deki yeni vergi tasarısı, şirket karlarını olumlu yönde desteklerken, hisse piyasalarındaki yükselişin 2018 yılında da devam edeceği beklenmekte. Ancak 2018 yılının küresel hisse piyasaları için 2017 yılı kadar sakin ve rahat geçeceğini düşünmemekteyiz. Bu konuda birçok risk faktörü göze çarpmakta. FED faiz artırım politikası gelişen ülke piyasaları üzerinde baskı yaratması beklenirken, Kuzey Kore riski hala jeopolitik riski tetikleyebilecek bir unsur olarak görülmekte. Gelişen ülke piyasalarında gerçekleşecek seçimler de diğer bir risk unsuru olarak masada. Bu nedenle, 2018 yılı içerisinde Hisse piyasalarında yükselişin devam etmesine karşın düzeltme hareketlerinin olabileceğini ve yıl genelinde daha volatil hareketler görebileceğimizi düşünmekteyiz.

BIST 100 Endeksi’nin yüksek iskontosu paralelinde global hisse rallisine katılmasını bekliyoruz…

BIST 100 Endeksi’nin ise, 2017 yılındaki %50’ye yakın yükselmesinin ardından 2018 yılında da gelişen ülkelere olan sermaye akışından pay alacağını ve mevcut durumda Fiyat/Kazanç ve Piyasa Değeri/Defter Değeri piyasa çarpanları bazında halen gelişen ülkelere kıyasla iskontolu işlem görmesinden dolayı avantaj sağlayacağını düşünmekteyiz. Ayrıca, 2018 yılında global hisse piyasalarındaki iyimserliğin devam etmesinin yanında yurtiçi GSMH büyümesinin devam etmesinin şirket karlarını artıracağını ve Fiyat/Kazanç çarpanlarını düşürerek yükselişi destekleyeceğini bekliyoruz. Her ne kadar yüksek faiz ortamı hisse senetleri için negatif olsa da benzer şekilde enflasyonun da yüksek olmasının Hisse senetlerinin nominal getirilerini pozitif etkilemektedir.

Ek olarak, ABD’de görülen Hakan Atilla davasını risk unsuru olarak görmemize karşın jeopolitik ve jeostratejik açıdan Rusya ile olan pozitif ilişkilerimize benzer şekilde Türkiye – Avrupa Birliği ilişkilerinin de düzelmesini ve daha da iyiye gitmesini bekliyoruz. Bu nedenle, ABD riskinin, bu pozitif gelişme ile dengeleneceğini düşünmekteyiz.

Euro/Dolar paritesindeki yükseliş beklentimiz paralelinde ise, dış ticaretimizin büyük oranda Euro bölgesi ile olmasından dolayı makro dengeler açısından pozitif olacağını ve BIST 100 Endeksi’nin de bu durumdan faydalanacağını öngörmekteyiz. Bunun arkasında yatan neden ise, yaptığımız makroekonomik analizler Euro’nun Dolar’a karşı %10’luk değer kazancının GSMH büyümesine %0,5’lik katkı yaptığını göstermektedir. Sonuç olarak bu gelişmeler ışığında, yurtiçi hisse piyasalarının pozitif kalmaya devam etmesini ve 2017 yılı başında başlayan yükseliş trendinin devam etmesini beklemekteyiz.

Alan Yatırım

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

ETİKETLER :
YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • ALAN MI07 Ocak 2018 17:45

    ALAN YATIRIMCILAR 200000 NE GİTSEK NE OLACAĞIZ BANKALARLA ŞİŞTİK DİĞER HİSSELERE BAKIN BAKALIM HALA 2105 DEKİ FİATLARINDALAR