Ana SayfaYazarlarFatih ÇilSürdürülebilir Kalkınma
Fatih Çil [email protected] Fatih  Çil

Sürdürülebilir kalkınma hedeflerinde ‘Sermaye Piyasalarının’ önemi

15 Aralık 2014, 10:02 - -

2000 yılında Birleşmiş Milletler üyesi 189 ülke yan yana geldi ve 2015 yılına kadar başarılması amaçlanan 8 maddeyi ‘Millennium Development Goals’ yani ‘Bin Yıl Kalkınma Hedefleri’ adı altında ilan etti. Neydi bunlar;

1. Mutlak yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşayan kişi sayısının yarıya indirilmesi,

2. Dünyada herkesin ilkokulu tamamlaması,

3. Cinsiyet eşitliğinin öne çıkarılması,

4. Beş yaş altındaki çocuk ölümlerinin üçte iki oranında azaltılması,

5. Gebelik ve doğum esnasındaki anne ölüm oranlarının dörtte üç oranında azaltılması,

6. HIV/AIDS, sıtma ve tüberküloz gibi diğer salgın hastalıkların yayılmasının önlenmesi,

7. Çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması,

8. Yardım, ticaret ve borç yükünün azaltılmasıyla ilgili hedefler içeren bir kalkınma için küresel ortaklığın geliştirilmesi[1].

Eylül 2015’ten itibaren ise bu hedeflerin yerini, onları yadsımadan yenileri alacak. 2030 yılına kadar geçerli olacak bu hedefler  ‘Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ olarak adlandırıldı.

2012 yılında toplanan Rio+20 Sürdürülebilir Kalkınma Konferansında, bu hedefleri belirlemek için adına  ‘Açık Çalışma Grubu’ denen organ oluşturulmuştu. Bu organ, üye devletlerin inisiyatifiyle ‘İstediğimiz Gelecek’ raporuna dayanılarak Ocak 2013’de ihdas edilmiş ve 2014’ün Eylül ayında yapılacak 68. Dönem BM Genel Kurulu oturumlarına kadar ilgili hedefler için teklif hazırlamakla görevlendirilmişti. İşte 70 ülke grubu (Türkiye, İspanya, İtalya aynı grupta) tarafından dönüşümlü olarak temsil edilen ve 30 üyelikten oluşan; çalışmalarına  değişik perspektifleri katmak için çok sesliliği, bilgiyi, tecrübeyi ve tüm major grupların katılımını sağlayan bir model oluşturan  ‘Açık Çalışma Grubu’ tarafından bu hedefler belirlendi ve 19 Temmuz 2014’de, hazırladığı seti Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na gönderdi.

Bu set 17 ana amaç ve 169 alt hedeften oluşuyor ve yeni hedefler sırasıyla şunlar:

1.Bütün çeşitleri ile yoksulluğu sona erdirmek.

2.Açlığı bitirmek, gıda güvenliğini sağlamak, beslenme şartlarını iyileştirmek ve sürdürülebilir tarımı geliştirmek.

3.Sağlıklı yaşamı sağlamak; her yaştaki insanın refahını artırmak.

4.Kapsayıcı ve adil şekilde kaliteli eğitimi sağlamak, yaşam boyu öğrenme fırsatını herkes için geçerli kılmak.

5.Cinsiyet ayrımını bitirmek, kadınları ve genç kızları güçlendirmek.

6.Herkesin sağlıklı ve temiz suya ulaşmasını sağlamak.

7.Herkesin yeterli, güvenilir, sürdürülebilir ve modern enerjiye ulaşmasını sağlamak.

8.Sürdürülebilir ekonomik büyümeyi teşvik etmek, tam ve üretici istihdama ulaşmak; herkesi saygın iş sahibi yapmak.

9.Esnek ve kendini çabuk toparlayabilen altyapı inşa etmek, kapsayıcı ve sürdürülebilir endüstrileşmeyi ve inovasyonu desteklemek.

10.Ülkelerin kendi içindeki ve birbiri arasındaki adaletsizliğini azaltmak.

11.Şehirleri ve diğer yerleşim yerlerini güvenli ve sürdürülebilir yapmak.

12.Sürdürülebilir tüketim ve üretim alışkanlığını tesis etmek.

13.İklim değişikliği ve etkileri ile mücadele için acil tedbirler almak.

14.Okyanus ve denizler ile onlardan sağlanan kaynakları korumak; onları sürdürülebilir bir şekilde kullanmak.

15.Ekosistemleri korumak, restore etmek ve sürdürülebilir kullanımını sağlamak, sürdürülebilir orman yönetimini teşvik etmek, çölleşme ile mücadele etmek, erozyonu ve bio çeşitlilik kaybını durdurmak.

16.Sürdürülebilir kalkınma için huzurlu toplumları teşvik etmek, herkesin adalete ulaşmasını sağlamak, her seviyede işleyen, hesap verebilir, kapsayıcı kurumlar inşa etmek.

17.Sürdürülebilir kalkınma için küresel işbirliğini yeniden canlandırmak ve uygulama araçlarını güçlendirmek[2].

Peki, bu süreç bitti mi? Hayır. Bu sürecin dinamik bir süreç olduğunu ve hedeflerin tespiti noktasında katkıların ve müzakerelerin devam ettiğini daha önce söylemiştim.

Örneğin İngiltere ve Japonya gibi ülkeler kamuoyuna mal olması ve realize edilmesi açısından 17 adet hedefi fazla bulurken, Almanya, Vatikan vs. gibi ülkeler ise sayı ve içerik noktasında memnuniyetini açıkladılar.

Bu hedefleri fazla bulanlar sayıca daha az, açık, anlaşılabilir ve uygulanabilir hedeflerin kamuoyundan daha güçlü destek alabileceğini savunurken; yerinde bulanlar kapsayıcılık açısından bu konuya bakmayı tercih ediyor.

Yine bazı STK’lar kendi davalarının hedeflerde yer almaması ya da düşük profille yer almasından rahatsız oldu. Mesela, Uluslararası Kültür Ajansları ve Sanat Konseyleri Federasyonu (IFACCA), Uluslararası Müzik Konseyi (IMC), Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS), Uluslararası Kütüphane Dernekleri Federasyonu (IFLA) ‘kültür’ olgusunun, Kızlar Gelin Değildir (Girls are Not Brides ) adlı STK ise ‘Çocuk evliliklerinin engellemesi’ hedeflerinin manifestoya dâhil edilmesini talep ederek kampanyalar başlattı. Dünyanın diğer önemli STK’larından Oxfam hedeflerle alakalı hayal kırıklığını ifade ederken; Christian Aid, WWF, ONE, WaterAid ve Civicus gibileri ise memnuniyetlerini deklare etti.

Örnekler çoğaltabilir;  ancak bu aşamada sizlere birkaç soru sormak istiyorum.

Sermaye Piyasaları ‘kötü’ şirketleri finanse etmeye devam edebilir mi?

Değerli Borsa Gündem ve Finans Gündem okuyucuları; sizce, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine hangi konular eklenmeli veya çıkarılmalı?

Sürdürülebilir kalkınmaya engel olan konular sermaye eksikliğinden değil bunun kötü dağıtımından kaynaklanırken, sürdürülebilir kalkınmanın olmazsa olmazı adil ve sürdürülebilir bir ekonomiyi besleyecek en büyük güç olan sermaye piyasaları bu hedeflerde yer almalı mıdır?

Sürdürülebilir geleceğin, ancak sorumlu yatırımlarla inşa edilebileceği kesin ve global kamuoyu ile büyük devletler bu konuda inanılmaz hassasken, sermaye piyasaları kanalıyla olsa bile ‘sorumsuz’ yani sürdürülebilir olmayan şirketlere, aynı şartlarla fon aktarılıp kendi koyduğu hedeflerin altının oyulmasına, sizce, dünya sistemi daha ne kadar tolerans gösterebilir?

Gördüğünüz üzere, tüm dünyanın ortak aklıyla şekillenen ‘İstediğimiz Gelecek’ hedeflerinde sermaye piyasaları ihmal edilmiş. Bunun anlamı, dünyanın ortak sorunlarının çözümünde sermaye piyasalarının varlığından gerektiği ölçüde faydalanılması unutulmuştur.

Bu açığı, neden Türkiye ve Sermaye Piyasası Kurumları karşılamasın ki?

@sustainableturk

 

​[1] http://ungc.bilgi.edu.tr/tr/sss.html 

[2] http://sustainabledevelopment.un.org/owg.ht

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
YAZARIN DİĞER YAZILARITümünü Göster