Ana SayfaYazarlarFatih ÇilSürdürülebilir Kalkınma
Fatih Çil [email protected] Fatih  Çil

Petrolün borderline halleri ve gezegenin sınırları

02 Şubat 2015, 09:52 - -

Dibe vuran  petrol fiyatları münasebetiyle; carry trade, petrodollar recycling, karbon vergisi, cap and trade, enerji felci, ABD ve Suudi Arabistan’ın Rusya’ya karşı yürüttüğü gizli işbirliği gibi konular, uzmanlar tarafından ilgili mecralarda yüksek perdeden tartışılıyor.

Ancak yapılan analizlerin herhangi bir yatırım değeri ya da gök kubbe altında hoş bir sedadan öteye bir anlamı olmayacak gibi. Zira 2014 beklentilerini yayınlayan FED, IMF, IEA, Amerikan Financial Stability Oversight Council, büyük bankalar, medya ve petrol şirketleri de dahil hiçbir kurumun raporunda ya da Roubini’nin de içinde bulunduğu hiçbir ünlü kişinin açıklamasında petrol fiyatlarının bırakın bu seviyelere geleceği, önceki dönemlerden daha ucuza satılabileceği bile yer almamıştı.

Suudi Petrol Bakanı birkaç gün önce  olayı sadece ekonomi kuralları ile yani arz ve talep kanunuyla açıklayınca, bu tür ekonomi kurumlarından ve piyasa ünlülerinden insanın ister istemez hiç olmazsa yaklaşık tahmin noktasında beklentisi oluşması doğaldır herhalde. Ama bu aşamada bu analizlerden önce ‘Soğuk Savaşın’ mimarlarından George Kennan’ın Sovyetler Birliği’ni çevreleme ve AB’nin kurulması ile ilgili 1946’da yazdığı ‘Long Telegram’ını* bugünün prizmasından geçirerek tekrar okumanın daha faydalı olacağını düşünüyorum.

Her neyse… Gıybete gerek yok. Konu popüler  ve tartışanı çok olacaktır. O yüzden biz ana konumuza devam edelim.

Belki duydunuz bilmiyorum ama bütün bu hengâmenin ve kargaşanın arasında 18 kişiden oluşan bir gurup bilim insanı Science Dergisi’nde ‘Planetary Boundaries’ adlı bir çalışma yayınladı.

Kabaca ‘Gezegenin Sınırları’ olarak Türkçe’ye çevrilebilecek bu çalışmada dünyanın insan yaşamına elverişli halden hızla uzaklaştığı vurgulanıyor. Bu saygın gurup, son 10.000 senenin insan yaşamı ve medeniyetimiz için çok  uygun bir dönem olduğunu ancak özellikle son 100 senede bu durumun inanılmaz bir biçimde bozulduğuna işaret ediyor. Bir seri indikatör kullanarak 12 sosyo-ekonomik faktörü 12 gezegen sistemi ile karşılaştırıp aralarındaki ilişkiyi anlamaya çalışan bilim insanları; özetle dünyanın giderek insan yaşamına uygun olma özelliğini kaybettiğini söylüyor. İnsan yaşamı için elzem olan 9 sınırdan 4’ünün bugün itibari aşıldığını ve önlem alınamazsa bu sistemlerin bir daha düzeltilemeyecek bir şekilde bozulacağına vurgu yapıyorlar.

Bilim insanlarının ön plana çıkardığı sınırlar ise başlıklar halinde şöyle sıralanıyor:

‘İklim değişikliği, okyanusların asitlenmesi, stratosferdeki ozonun azalması, global nitrojen ve fosfor döngüsünün bozulması, biyoçeşitlilik kaybının  hızı, global tatlı su kullanımı, arazi düzeninin değişmesi, aeresol yüklenmesi ve kimyasal kirlenme.’

Araştırmadaki diğer rakamlara göz atmaya devam edersek¸ 1950’den bu yana kent nüfusunun 7 kat, primer enerji tüketiminin 5 kat, gübre tüketimin 8 kat, okyanuslara giden nitrojen miktarının 4 kat, biyosfer bütünlüğündeki bozulma sebebiyle türlerin yok oluş hızının 100 kat arttığı görülüyor.

Bu tablo karşısında rapor özellikle şu konuyu örüntülüyor. ‘Kurgusu bozuk ekonomik sistem ve aşırı tüketimin tetiklediği insan aktiviteleri; dünyayı yaşanılabilir bir yer olmaktan hızla uzaklaştırırken; mevcut nüfus arasındaki adil olmayan bölüşüm çözüm noktasındaki tüm faaliyetlere şüphe düşürüyor. Ve bu değişim o kadar hızlı ki, böcekler dışında hiçbir tür bu hıza uyum gösteremez.’

Bir Allah’ın kulu bu kadar uluslararası ticari, siyasi anlaşmaya konu olmuş ve piyasa mekanizması içinde fiyatlanan dünyanın en önemli enerji kaynağının ‘çöp fiyatına’ dönüşeceğini tahmin edememişken “insanlığı yok edebilecek” sürdürülebilirlik tehditlerini gidermek için bu kadar çaba harcayan bilim insanları ve çalışmaları ile alakalı orda burada ahkâm kesenleri piyasaya havale edip, sözlerimi bugünkü bir çok davranışın motivasyonunu bizim gibi uzatmayarak bir cümlede;  ‘İnsan; bir damla kan ve bin bir endişe’ diye özetleyen büyük Sadi’nin şu dizeleri ile bitirmek istiyorum:

‘Adem oğulları aynı vücudun uzuvlarıdır,

Çünkü aynı cevherden yaratılmışlardır,

Felek bir uzva elem getirirse, öbürlerinin huzuru kalmaz.

Ey başkalarının acısıyla kaygılanmayan, sana insan demek yakışık almaz.’

 

@sustainableturk

 

Not: Geniş bilgi birikimi ve deneyimi ile Türk iş dünyasına ve ülkemize önemli hizmetleri olacağını inandığım TUSİAD Başkanı Sayın Cansen Başaran Symes Hanım’ı şimdiden kutluyorum.

 

* http://www2.gwu.edu/~nsarchiv/coldwar/documents/episode-1/kennan.htm

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
YAZARIN DİĞER YAZILARITümünü Göster