Ana SayfaYazarlarFatih ÇilSürdürülebilir Kalkınma
Fatih Çil [email protected] Fatih  Çil

Kazanmanın ahlâkı

20 Mart 2015, 07:58 - -

Reagan ve Gorbaçov’un uyuttuğu “nükleer” heyulası bugünlerde tekrar uyandı. Ukrayna üzerinde yaşanan “limitli” diyebileceğimiz savaş nedeniyle gerilen ortam yüzünden, hem Rusya (İran, Kuzey Kore) hem de ABD (Batı) tarafında, nükleer silahların hazırda bekletilmesi ve “gereğinde” önleyici saldırıya geçilmesi“bazı çevrelerde” ciddi bir şekilde konuşulmaya başlandı. Üstelik aklı başında sıradan bir insanın bile “hadi canım” deyip gülüp geçmesi gereken bu konuyu konuşanlar “marjinal” ya da  “ipten kazıktan kurtulmuş” olarak adlandırılabilecek tipler de değil.

Bunlar; bazı büyük televizyonların ankormanları, siyasete, ekonomiye yön veren ve kendini “ciddi adam” sanan “densizler.” Bunlar; safları sıklaştırarak askeri harcamaları trilyon dolarlara çıkaracak ve oradan sebeplenecek sülüklerin veya  “dam yanarsa farenin de yanacağını” anlamayan ahmakların ötesinde; Freud’un işaret ettiği“Vicdansızlar.”  Neden mi? Zira “medeniyet ve onun kurumları” vicdanın ortaya çıkardığı ve onu destekleyen yapılardır. İşte bu adamlar, bunun düşmanıdır da o yüzden.

Biliyorsunuz; insanoğlunun vicdanı geliştikçe medeniyetimiz ve onu ayakta tutan kurumlar daha da gelişerek rafine olmuştur. Siyaset ve ekonomi  (borsa, sermaye piyasaları vb.) bu kurumlardan bazılarıdır. İçinde bulunduğumuz çağda hem siyasetin araç ve amaçları hem de ekonomik kalkınma paradigması gün geçtikçe değişmiştir. Siyasetin dili çok daha kapsayıcı hale gelirken, ekonomik nüfuz mücadeleleri “sürdürülebilir” olan bir yapı üzerinden devam ettirilmeye çalışılmaktadır. Serbest piyasa ve ahlakla bir bağı olmadan uzun süredir yürütülen ve daha öncekiler gibi, bahsettiğimiz bu nükleer krizin de nedeni olan “serseri kapitalizm”in yerine sürdürülebilir bir ekonomik sistem kurulma ve onun “etik değerlerini” kökleştirme gayretleri devam etmektedir. Ve bütün bu kazanımların sebebi ve sonucu “Vicdan”dır. Yani vicdan, hem insanın inşa ettiği hem de insanı inşa eden, onu insan yapan, insan kalmasını devam ettiren ve gelecekte de ettirecek olgudur. Ve Freud’u okuyan herkes bilir ki birine “vicdansız” demek en büyük küfürlerden bile daha büyük bir hakarettir.

Allah göstermesin, topyekûn bir nükleer savaşa dönüşeceği hakkında şüphe olmayan böyle bir savaş halinde, daha ilk anda şehirlerdeki 2 milyar, sonraki 5 senede de geriye kalan “tüm insanlar” ölecektir.

Yerleşim bölgelerinin  “alt/üst yapılarıyla” beraber yok olması  ve çıkan yangınlar sebebiyle her türlü üretimin durması ve akabinde Güneş’i kaplayan kara bulutlar neticesinde açlık, susuzluk; daha sonrasında nükleer savaşınkinden daha kötü olmak üzere yok olan ozon tabakasından geçip gelen radyasyon ve sair felaket, yeryüzünde geriye, büyük Neyzen Tevfik’in ifadesi ile   “Efsane-i Âdem’den”   “hiç” bir iz bırakmayacaktır.

Hal böyleyken, bu sonuca yol açabilecek bu “vicdansızlar” bize Makyavel’in haber verdiği ahlakı ekonomiden, hukuktan, siyasetten ayıran kişilerdir. Biz,“insanoğlu nasıl daha mutlu, daha huzurlu bir bugün ve yarına sahip olur” diye kılı kırk yararken, bu “insan artıklarının” kafası nelerle meşgul çok iyi görmek lazım gelir. O yüzden, bizim gibi “insan” olan Sayın Obama ve Sayın Putin’in çok zor günlerden geçtiğini, hepimizin böyle bir dönemde onların sağlıklı karar almasına en az yanlarındaki “adamlar” kadar yardımcı olmamız gerektiği açıktır.

Bu saikle, Hz Âdem’den Hz Muhammed’e 124 bin peygamberin; Aristo’dan Mevlana’ya oradan Kant’a ve bugüne yüz binlerce düşünürün ve bilim insanının; hülasa hepimizin bu seviyeye getirdiği medeniyetimizi “yok edebilecek” bir yöne doğru yol alacak bu gidişatı durdurmak için “hep beraber” elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. İnsanlığın “sürdürülebilir geleceği” açısından öncelikle de dünya kamuoyu üzerinde büyük etkisi olan Cumhurbaşkanımız Sayın “Recep Tayyip Erdoğan’dan” milletimiz adına bu konuda inisiyatif almasını istemeliyiz. Bilinen evrende yaşama ev sahipliği yapan “Buckminster Fuller’in” ifadesiyle “İnsanoğlunun uzay gemisi” olan ve bugünkü medeniyet seviyemizle bir “yeryüzü cenneti” yapabileceğimiz “biricik” gezenimizi, bir “maymunlar cehennemine” dönüştürebilecek tüm gelişmelere ve “vicdansızlara” karşı artık “taraf” olmalıyız. Medeniyetlere can veren Anadolu coğrafyasının “uygar” insanları olarak bunun bizim, bizden önceki ve bizden sonraki kuşaklara karşı “vicdani” sorumluluğumuz olduğunu unutmamalıyız.

Devam edeceğiz

@sustainableturk

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
YAZARIN DİĞER YAZILARITümünü Göster