Ana SayfaVarank: Ocak-Ekim döneminde Türkiye'ye 9,2 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım girişi oldu----

Varank: Ocak-Ekim döneminde Türkiye'ye 9,2 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım girişi oldu

18 Aralık 2018 - 08:45 borsagundem.com

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, sanayi ve teknolojide
atacakları milli adımların, küresel risklere ve dış şoklara karşı
sigortaları olacağını belirterek, "Ülkemizi sanayi ve teknolojide
lider bir üretim üssü haline getirme yolunda tüm gayretimizle
çalışmaya devam edeceğiz. Türkiye'nin yeni büyüme hikayesi, Ar-Ge ve
teknolojinin önderliğinde yüksek katma değerli üretimle yazılacak. Bu
hikayede başrolü siyasi istikrar, güçlü hükümet, yenilikçi özel
sektör ve nitelikli beşeri sermaye paylaşacak." dedi.
Varank, bakanlığı ve bağlı kuruluşlarına ilişkin 2019 yılı
bütçesinin TBMM Genel Kurulundaki görüşmelerinde yaptığı konuşmada,
reel sektörle doğrudan irtibatlı bir bakanlık olduklarına işaret etti.
Ar-Ge, yatırım ve üretim kararlarında yönlendirici, kolaylaştırıcı
olmayı kendilerine şiar edindiklerini ifade eden Varank, yeni dönemde,
yatırım teşvikleriyle bölgesel desteklerin, bakanlığının şemsiyesi
altında birleştiğini, böylece sunulan destekleri daha bütüncül ele
alabildiklerini anlattı.
Varank, her adımlarını görev ve sorumluluklarının bilincinde
attıklarını, mesai arkadaşlarıyla il il dolaştıklarını, sanayicinin ve
girişimcinin nabzını düzenli biçimde tuttuklarını ifade ederek,
OSB'erden teknoparklara, sanayi kuruluşlarından araştırma
enstitülerine, bilim insanlarından genç girişimcilere kadar sesini
duyurmak isteyen herkesi dinlediklerini, politikalarını ortak akılla
oluşturduklarını söyledi.
Büyüme ve istihdamın güçlenerek sürmesi için "milli teknoloji,
güçlü sanayi" vizyonuyla var güçleriyle çalışmaya devam ettiklerini
belirten Varank, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sanayimizi daha da rekabetçi hale getirmek için üretimde yapısal
reformları hızlandıracağız. Bu dönüşüm, yüksek katma değerli üretim,
verimlilik artışları, dijitalleşme ve bölgesel kalkınma eksenlerinde
hayat bulacak. Yakında ilan edeceğimiz Yerlileştirme Ürün Programı,
çok önemsediğimiz yapısal reformlarımızdan bir tanesidir. Ara malı
ithalatını azaltarak, yerli üretimin teknoloji yoğunluğunu
uluslararası pazarlara entegre bir biçimde daha da artırmayı
amaçlıyoruz. Bu kapsamda, desteklerimizi uçtan uca ve sonuç odaklı
şekilde tasarlayacağız. Yerlileştirme için hali hazırda attığımız
adımlar da mevcut. Kamu mal alımı ihalelerinde, orta-yüksek ve yüksek
teknolojili yerli ürünlere yüzde 15 fiyat avantajını zorunlu hale
getirdik. Yerli firmaların yetkinliklerinden daha fazla faydalanmak
için kamu ihalelerinde sanayi iş birliği projelerini hayata geçirdik."
Türkiye'nin Otomobili Projesi'nin de hem yerlileşme hem de
markalaşma adına önemli bir adım olduğuna dikkati çeken Varank, bu
projeyi elektrikli ve otonom araç teknolojilerinin milli kaynaklarla
geliştirilmesi, akıllı mobilite çözümlerinin yerli olarak üretilmesi
açısından bir fırsat olarak gördüklerini bildirdi.
Varank, Ar-Ge ve yenilikçilik faaliyetlerini destekleyerek, yüksek
katma değerli üretimi teşvik ettiklerini, Ar-Ge ve Tasarım
Merkezleri'nin sayısını 1384'e çıkardıklarını ifade ederek, Ar-Ge
harcamalarının 2017'de bir önceki yıla göre yüzde 21 artışla 30 milyar
liraya, tam zamanlı Ar-Ge personeli sayısının yüzde 12 artışla 154
bine ulaştığını kaydetti.
Bakan Varank ayrıca bu harcamaların yüzde 57'sinin özel sektör
tarafından gerçekleştirilmesinin, doğru yolda olduklarının bir
göstergesi olduğunu dile getirdi.
Varank, üniversitelerle sanayicileri, teorik bilgiyle pratiği bir
araya getiren 81 Teknoloji Geliştirme Bölgesi'nde, 5 bin 200 firmanın
faaliyet gösterdiğini, bu firmaların bugüne kadar 63 milyar liralık
satış gerçekleştirirken, 3,6 milyar dolarlık ihracat yaptığını söyledi.
Teknoparklarda geliştirilen ürün ve teknolojilerin, diğer
sektörlerde çarpan etkisi oluşturarak ekonomiye kayda değer katkılar
sağladığına işaret eden Varank, üniversite ile sanayi arasında önemli
bir köprü görevi gören araştırma altyapılarını desteklediklerini
bildirdi.
Varank, mikro-elektromekanik sistemler, nanoteknoloji, ileri
malzeme, ilaç ve aşı geliştirme alanlarında 4 araştırma altyapısına
tüzel kişilik kazandırdıklarını, 8 yeni alandaki araştırma
altyapısının değerlendirme sürecinde olduklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanlığı himayelerinde gerçekleştirdikleri Antarktika'ya
Bilim Üssü Kurulması Projesi'nin devam ettiğini, 2019 yılında 3.
seferlerini düzenleyip, geçici üslerini kuracaklarını anımsatan
Varank, "Amacımız Antarktika Antlaşmalar Sistemi'nde söz sahibi
ülkeler arasına girip, bilim insanlarımıza yeni bilimsel çalışma
fırsatları sunmak ve ay yıldızlı bayrağımızı kutuplarda da
dalgalandırmaktır. " dedi.
Varank, sanayi arsalarının Türkiye yüzölçümüne oranının, rekabet
ettikleri ülkelere kıyasla düşük kaldığının farkında olduklarını, bu
nedenle OSB'lere ve sanayi sitelerine düşük faizli, uzun vadeli
krediler verdiklerini, sanayiciler için altyapısı tamamlanmış
parseller hazırladıklarını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın
kararıyla 2 Kasımda OSB'lerde tamamen veya kısmen bedelsiz arsa
tahsisinin kapsamını genişlettiklerini anlattı.
Türkiye'de 2002'de 197 OSB varken, 16 yılda 114 OSB daha kurarak
toplam sayıyı 311'e çıkardıklarına işaret eden Varank, "Çevre dostu,
yeni ve düşük maliyetli sanayi alanları oluşturmak için tüm
paydaşlarımızla birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Nitelikli iş
gücünün sanayimize kazandırılması amacıyla OSB'lerdeki eğitim
kurumlarını, yapım ve işletme aşamasında destekliyoruz. Bu çerçevede
desteklenen eğitim kurumu sayısı 86'ya ulaştı." diye konuştu.
Varank, kadınların iş gücüne katılımını artırmak için Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile OSB'lerde kreş uygulamasını
da yaygınlaştırdıklarını, sanayi sitelerine yönelik desteklerinin
devam ettiğini, bugüne kadar 472 sanayi sitesine 6,4 milyar lira kredi
kullandırarak, 500 bin kişiye istihdam imkanı sağladıklarını anlattı.
Büyük ölçekli projeler için endüstri bölgeleri kurmaya
başladıklarına işaret eden Varank, sözlerine şöyle devam etti:
"Ekim ayında İzmir'de ülkemizin ilk özel endüstri bölgesi olan
SOCAR Türkiye Özel Endüstri Bölgesi'ni ilan ettik. Bu bölgedeki
yatırımlarla, petrol ve petro kimya ürünlerinde dış ticaret açığımızda
yıllık 1,5 milyar dolara varan düşüşler göreceğiz. Kasımda Ceyhan
Petrokimya Endüstri Bölgesi'nde kurulacak poli-propilen tesisinin
yatırım ortaklık anlaşması imzalandı. Bu yatırımın tamamlanmasıyla
yıllık 2,1 milyon tonluk poli-propilen ithalatının yüzde 25'i
karşılanacak.
Önemli bir görevimiz de ekonomik kalkınmamızı daimi kılacak
yatırım teşvik politikalarını tasarlayıp uygulamaktır. Üretimde
yapısal dönüşümü hızlandırmak üzere başlattığımız Proje Bazlı Teşvik
Sistemi'nin olumlu dönüşlerini ziyadesiyle almaya başladık. Sayın
Cumhurbaşkanımızın onayıyla 40 milyar lira tutarında 19 yatırım
projesi için destek kararı yayımlandı. Yatırımları başlayan bu
projelerin, cari açığı 10,4 milyar dolar azaltmasını öngörüyoruz. Yeni
Ekonomi Programımızla uyumlu şekilde petro-kimya, yazılım, ulaştırma
teknolojileri ve savunma sanayi gibi alanlarda önemli sayıda proje
başvurusunu değerlendirmeye devam ediyoruz. Yılın ilk 10 ayında 5 bin
105 yatırım teşvik belgesi düzenledik. Bu kapsamda 131 milyar lira
sabit yatırım yapılması ve 223 bin kişilik istihdam oluşması
bekleniyor. İhtiyaçlar ve gelen talepler doğrultusunda, önümüzdeki
dönemde teşvik sistemimize, öz kaynak desteği uygulamasını da dahil
etmenin gerekli olduğunu düşünüyoruz."
Varank, yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik çalışmaların,
bakanlığı uhdesinde yürütüldüğünü, Ocak-Ekim 2018 döneminde Türkiye'ye
9,2 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım girişi olduğunu,
Türkiye'nin bu yıl, Dünya Bankası İş Yapma Kolaylığı Endeksi'nde 190
ülke arasında 17 sıralık bir sıçrama göstererek 43. sıraya
yükseldiğini bildirdi.
İnsan sağlığını ve doğayı tehdit eden tehlikeli ürünlerin piyasada
dolaşmasını engellemek, haksız rekabetin önüne geçmek için son derece
hassas davrandıklarını dile getiren Varank, 2018 yılında 56 bin
denetim gerçekleştirdiklerini, 200 ürün için toplatma kararı
aldıklarını söyledi. Varank, önümüzdeki dönemde uygunsuz ürünü
kaynağında engellemek için proaktif piyasa gözetimi yaklaşımını
benimseyerek, rehberlik faaliyetlerine de ağırlık vereceklerini
belirtti.
Varank, tüketici haklarının korunması ve adil rekabet açısından
önem taşıyan yasal metrolojinin de faaliyet alanlarından olduğunu, bu
kapsamda ölçü aletleri ve ambalajlı ürünler başta olmak üzere denetim
ve muayene faaliyetlerini titizlikle sürdürdüklerini ifade etti.
Sanayide verimliliği artırmak için çalıştıklarını anlatan Varank,
"Geçtiğimiz hafta ülkemizin ilk yetkinlik ve dijital dönüşüm
merkezini, diğer adıyla Model Fabrika'yı Ankara'da açtık. Firmalarımız
bu merkezde yalın üretim tekniklerini uygulayarak öğrenebilecekler. 2
yıl içinde 10 farklı ilde yeni merkezler açacağız. Sanayide dijital
dönüşüm için insan, teknoloji, altyapı, tedarikçiler, kullanıcılar ve
yönetişim bileşenlerinden oluşan Dijital Türkiye Yol Haritası'nı
yayımladık ve Eylem Planları'nı uygulamaya başladık." dedi.
Varank, Kalkınma Ajansları ile Edirne'den Kars'a bölgelerin
potansiyelini tespit ettiklerini, öncelikli alanları belirlediklerini,
sektör bazlı dönüşüm politikalarını hayata geçirdiklerini belirtti.
Ajansların bugüne kadar 19 bin destek sözleşmesi imzalayarak
projelere 5,6 milyar lira mali destek sağladığını, desteklenen
projelerin tamamını yerinde izlediklerini, bölge kalkınmasına
etkisini, etki analizleriyle değerlendirdiklerini ifade eden Varank,
"Ajanslar önümüzdeki dönemde Sonuç Odaklı Programlarla sanayi,
yenilik, girişimcilik ve mesleki eğitim gibi alanlara yoğunlaşacaklar.
DAP, DOKAP, GAP ve KOP Bölge Kalkınma İdareleri, Eylem Planları
çerçevesinde çalışmalarını yürütüyor. Bu kapsamda 2014-2018 Eylül sonu
itibarıyla 73,8 milyar lira harcandı. Bugüne kadar sulamadan enerjiye,
eğitimden sağlığa pek çok alanda bölgelerin sosyo-ekonomik durumunda
önemli ilerlemeler kaydedildi." diye konuştu.
AB müktesebatına uyum çalışmaları kapsamında birçok fasılda önemli
görevlerinin olduğunu dile getiren Varank, AB İşletmelerin Rekabet
Edebilirliği Programı'na katılım sağladıklarını, "UFUK 2020"
çalışmalarında yer aldıklarını, mali iş birliği çerçevesinde Katılım
Öncesi Mali Yardım Aracı Rekabetçi Sektörler Programı'nı
yönettiklerini anlattı. Bu çerçevede önemli bir örnek veren Varank,
tarihin yeniden yazıldığı Göbeklitepe'deki iyileştirme çalışmalarına
IPA kapsamında 10 milyon avro aktardıklarını, Göbeklitepe'nin tüm
dünyadan ziyaretçilerin yoğun ilgisini çektiğini kaydetti.
Varank, KOSGEB vasıtasıyla 16 yılda 220 bin işletmeye 5,9 milyar
lira destek sağladıklarını, KOBİ Finansman Destek Kredi Programıyla
520 bin işletmeye, 3,9 milyar lira kaynak aktararak 20 milyar lira
kredi hacmi oluşturduklarını bildirdi.
Yerli üretimi teşvik etmek amacıyla "Stratejik Ürün Destek
Programı"nı uygulamaya koyduklarını anımsatan Varank, öncelikli
teknoloji alanlarında, yeni ürünlerin ticarileşmesini teşvik etmek
için "Teknoyatırım Destek Programı"nı başlattıklarını belirtti. Bu iki
programla KOBİ'lere 5 milyon liraya kadar destek sağladıklarını, KOBİ
Gelişim Destek Programıyla, 2 bin 600 işletmeye 734 milyon liralık
kaynak sağlayıp, 1,5 milyar liralık yatırım hacmi oluşturduklarını
anlatan Varank, Girişimcilik Destek Programıyla, kadın, gazi, engelli
ve birinci derece şehit yakınları için pozitif ayrımcılık ilkesini
gözeterek 8 yılda, 50 binden fazla işletmenin kuruluşunu
desteklediklerini söyledi.
Varank, tüm KOSGEB programlarında satın alınan makine ve
teçhizatın yerli malı olması durumunda, ilave yüzde 15 katkı
verdiklerini anımsattı.
TÜBİTAK'ın, milli ve özgün teknolojilerin yanında olmaya devam
ettiğini, özel sektör destekleri kapsamında 16 yılda 16 bin proje için
8,2 milyar lira hibe vererek 12 milyar liralık Ar-Ge Hacmi
oluşturduklarını belirten Varank, Bireysel Genç Girişimci Programı'yla
6 yılda teknoloji tabanlı 1094 girişime 112 milyon lira sermaye
desteği sağladıklarını, genç girişimcilere verdikleri 150 bin liralık
hibeyi, bu yıl itibarıyla 200 bin liraya yükselttiklerini söyledi.
Varank, akademik Ar-Ge destekleriyle 16 yılda 20 bin 155 projeye,
10 milyar liranın üzerinde katkı sağladıklarını, bu yıl itibarıyla
projelere verdikleri destek miktarını yüzde 100'e yakın artırdıklarını
kaydetti.
AK PARTİ hükümetleri boyunca bilim insanlarını güçlü bir şekilde
desteklediklerine işaret eden Varank, bilim insanları için slogan
değil iş ürettiklerini, bilim altyapısını güçlendirip, gerekli iklimi
oluşturmak için mücadele verdiklerini, 16 yılda 236 bin bilim
insanının desteklerden yararlandığını anlattı. Varank, 2018'de her bir
burs programında verilen destek miktarını yüzde 50'ye kadar
artırdıklarını, teknoloji seviyesi yüksek yerli ürünlerin özel sektör
ve üniversite iş birliğiyle geliştirilmesi için yeni programlar
oluşturduklarını dile getirdi.
Yüksek katma değerli üretimde hibe ve destekler kadar, beşeri
sermayenin de belirleyici olduğunun farkında olduklarını vurgulayan
Varank, "Bu amaçla iki yeni program başlattık. Sanayi Doktora
Programı'yla sanayide ihtiyaç duyulan doktora derecesine sahip,
nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesini ve istihdamını teşvik
ediyoruz. İlk çağrı kapsamında 33 üniversitenin 77 farklı firmayla
yaptığı 120 iş birliği protokolüyle 517 doktora öğrencisi
yetiştireceğiz. Bu öğrencilere, doktora sonrası da sanayide
çalışacakları 3 yıl boyunca istihdam desteği sağlayacağız. Gelen yoğun
talep doğrultusunda, bu programın 2019 yılı çağrısına en kısa zamanda
çıkmayı planlıyoruz." diye konuştu.
Varank, diğer yenilikçi adımlarının, "Uluslararası Lider
Araştırmacılar" programı olduğuna işaret ederek, şu
değerlendirmelerde bulundu:
"Stratejik önemi haiz alanlardaki projelere katkı sağlamak üzere,
ülkemize gelecek üst düzey araştırmacılara çok cazip teşvikler
sunuyoruz. Bu araştırmacılar, sadece üniversite bünyesinde değil, özel
sektörde de çalışma ve kendi ekiplerini kurma fırsatına sahip
olacaklar. Resmi başvuru 15 Aralık'ta başladı. Programı duyurduğumuz
ilk günden itibaren çok güzel geri dönüşler alıyoruz. Programa olan bu
ilginin, Türkiye'deki bilim ekosistemini ideolojik ön yargılarıyla
değerlendirenlerin, mesnetsiz iddialarına bir cevap niteliğinde
olduğunu özellikle belirtmek isterim. Geleceğin bilim insanlarının
yetiştirilmesini çok önemsiyoruz. Çocuklarımızın bilimsel düşünmeyi
bir alışkanlık haline getirebilmeleri ve yenilikçi yönlerini
keşfedebilmeleri için Deneyap Teknoloji Atölyeleri ve Bilim Merkezleri
kuruyoruz."
Varank, TÜBİTAK Enstitüleri vasıtasıyla Türkiye'nin ihtiyaç
duyduğu savunma, uzay, güvenlik, enerji, ilaç, kimya, gıda, çevre,
malzeme gibi stratejik alanlarda Ar-Ge faaliyetleri yürüttüklerini
söyledi.
Bu konuda iki örnek veren Varank, kürsüden ileri teknolojili lazer
dedektör çiplerini gösterdi. Varank, bunun tamamen milli olarak
tasarlandığını, üretildiğini, TÜBİTAK Yarı İletken Teknolojileri
Araştırma Laboratuvarı'nda ürettikleri bu dedektör çiplerin, terörle
mücadelede göğüslerini kabartan SİHA'ların bombalarının başlığı içinde
yer aldığını söyledi. Varank, "Türkiye artık İHA ve SİHA'ların
üretiminden tutun da içindeki yazılım sistemlerine ve burada
gördüğünüz çiplere kadar inen bir teknolojik derinliğe ulaştı. Gururla
ifade etmeliyim ki TÜBİTAK ürünü lazer detektör çipleri bugüne kadar
tüm SİHA, CİRİT, LUMTAS ve TEBER atışlarında kullanıldı." dedi.
CHP'li milletvekillerinin konuşmalarında, bütçede teknoloji,
sanayi, AR-GE olmadığını söylediklerine işaret eden Varank, teknoloji
ve AR-GE'yi burada gösterdiğini kaydetti.
Ayrıca bir ilaç gösteren Varank, venöz dolaşım bozukluklarında
etkin kullanılmak üzere "Ruscus Aculeatus", Anadolu'daki ismiyle enir
ya da tavşan elması bitkisi kökünden elde ettikleri ilacın,
ruhsatlandırma aşamasına geldiğini bildirdi. Varank, 3 bin 750'den
fazla endemik bitki hazinelerinden yararlanarak, Sağlık Bakanlığı
ihtiyaçları doğrultusunda yenilikçi ilaçları bilimsel yöntemlerle
geliştirdiklerini, bu sayede yüksek katma değerli bitkisel ilaçların
üretilmesinin yolunu açtıklarını ifade etti.
Elindeki bitkinin kilosunun 4,5 avroya satıldığını, gıda
takviyesinin 20 avrodan Türkiye'de satışta olduğunu belirten Varank,
bu ilaçları bitkisel ilaç kategorisinde geliştirip, satacaklarını
bildirdi. Varank, "AR-GE, teknoloji diyordunuz buyurun AR-GE, buyurun
teknoloji." diye konuştu.
Vizyoner ve tarihi bir adım olarak Türkiye Uzay Ajansı'nın,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından bakanlığının ilgili
kuruluşu olarak kurulduğunu anımsatan Varank, "İlk işi Milli Uzay
Programı'nı hazırlamak olacak ajansımız, fırlatma teknolojilerinden
yer istasyonlarına, elektronik istihbarat uydularından küresel
konumlama uydularına, milli teknoloji hamlemizin stratejik adımlarına
öncülük edecek. Uzay Ajansı, ülkemizde uzay ve havacılık
teknolojileriyle ilgili tüm proje ve faaliyetlerin ana koordinasyonunu
yürütecek." ifadelerini kullandı.
Bakan Varank, "Sanayi ve teknolojide atacağımız milli adımların,
küresel risklere ve dış şoklara karşı sigortamız olduğunu çok iyi
biliyoruz. Ülkemizi sanayi ve teknolojide lider bir üretim üssü haline
getirme yolunda tüm gayretimizle çalışmaya devam edeceğiz. Türkiye'nin
yeni büyüme hikâyesi Ar-Ge ve teknolojinin önderliğinde yüksek katma
değerli üretimle yazılacak. Bu hikâyede başrolü siyasi istikrar,
güçlü hükümet, yenilikçi özel sektör ve nitelikli beşeri sermaye
paylaşacak. " diyerek sözlerini tamamladı.

Foreks Haber Merkezi ( [email protected] )
http://www.foreks.com
http://twitter.com/ForeksTurkey