Ana SayfaYENİLEME-TCMB: Türk bankacılık sektörü, risklere karşı dayanıklı----

YENİLEME-TCMB: Türk bankacılık sektörü, risklere karşı dayanıklı

30 Mayıs 2017 - 10:10 borsagundem.com

Merkez Bankası, Türk bankacılık sektörünün güçlü sermaye yapısı,
aktif kalitesi ve sahip olduğu likidite kalkanları ile risklere karşı
dayanıklı olduğunu değerlendirdi.
Merkez Bankası 'Finansal İstikrar Raporu'nu açıkladı.
Raporun 'Genel Değerlendirme' bölümünde, "2016 yılı Kasım ayı
Finansal İstikrar Raporu?ndan bu yana, küresel ekonomik faaliyette
ivmelenme ve istikrarı artan bir küresel finansal ortam gözlenmiştir.
Yurt içinde ise, alınan teşvik ve tedbirlerin katkısıyla ekonomik
faaliyete ilişkin aşağı yönlü riskler önemli ölçüde azalmıştır.
İktisadi faaliyet 2016 yılının son çeyreğinde bir önceki dönemdeki
kayıplarını telafi ederken finansal sistemi destekleyici makroihtiyati
politikalar, maliye politikası ve kredi teşviklerinin katkısıyla
toparlanma eğiliminin 2017 yılında da süreceği tahmin edilmektedir.
Alınan tedbir ve teşvikler, kredi kanalının sağlıklı işleyişini
destekleyerek finansal istikrara da katkı sağlamaktadır. Diğer
taraftan, TCMB, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü baskıları sınırlamak
amacıyla Ocak ayından bu yana güçlü bir parasal sıkılaştırma
yapmıştır. Para politikasındaki bu sıkı duruş, döviz kuru oynaklığını
azaltmış ve finansal istikrara dönük riskleri sınırlamıştır." denildi.
Raporda şu bilgiler verildi:
"ABD?de gerçekleşen başkanlık seçimi sonrasında ABD finansal
piyasalarında oluşan belirsizlik, yılın ilk çeyreğinde azalmıştır.
Genişleyici maliye politikası, altyapı yatırımlarındaki artış ve
finansal sisteme yönelik düzenlenmelerin esnetilmesine ilişkin
beklentiler sonucunda hisse senedi fiyatları artmıştır. Bu dönemde,
Fed politikalarına ilişkin belirsizliklerin azalmasının yanı sıra,
para politikasındaki sıkılaşmanın daha uzun vadeye yayılacağı
beklentisi devam etmektedir. Küresel piyasa oyuncuları, Avrupa Merkez
Bankası ve Japonya Merkez Bankası?nın düşük faiz politikalarını
sürdürmesini beklemektedir. Küresel ekonomiye dair büyüme
tahminlerinin yukarı çekilmesi ve para politikalarına dair
belirsizliklerin bir miktar azalması sonucunda, risk primleri düşmüş
ve finansal piyasalarda oynaklık azalmıştır. Bu faktörlere bağlı
olarak risk iştahında da artış gözlenmiştir. Küresel piyasalara
ilişkin iyimser hava ve gelişmekte olan ülke (GOÜ) ekonomilerindeki
büyüme beklentileri, bu piyasalara ilişkin risk algılarını olumlu
etkilemiştir. Bunlara bağlı olarak, son aylarda gelişmekte olan
ülkelere yönelik portföy akımları güçlenirken yerel para birimleri ve
diğer varlık fiyatlarında 2016 yılının son çeyreğindeki değer
kayıpları telafi edilmeye başlanmıştır.
Son dönemde, ekonomik aktivitedeki toparlanma, krediye erişim
destekleri ve ılımlı büyüme beklentileri ile birlikte bankacılık
sektörü bilançoları makul düzeyde büyümeye devam etmiştir. Kredilerin
banka bilançoları içindeki yüksek payı korunmuştur. Tüketici
kredilerine ilişkin makroihtiyati düzenlemeler ve son dönemde reel
sektörün finansmanına yönelik alınan tedbirler ile kredilerin maliyet,
teminat ve vade unsurlarındaki düzenlemeler kredi büyümesini
desteklemektedir. Özellikle, 2017 yılı Mart ayının ikinci yarısından
itibaren Kredi Garanti Fonu (KGF) teminatlı firma kredisi
kullandırımlarının ivmelenmesi ile firma kredilerinde güçlü bir artış
gerçekleşmiştir . Toplam kredi hacmindeki toparlanmada KGF destekli TL
firma kredi büyümesi belirleyici olmuştur. Bireysel kredi tarafında
konut ve ihtiyaç kredisindeki canlanma da bu süreci desteklemiştir. Bu
gelişmelerin önümüzdeki dönemde ekonomik faaliyete pozitif katkı
sağlamaya devam etmesi beklenmektedir. Ayrıca kredi büyümesinin daha
çok firma kredilerindeki artıştan kaynaklanması iç talepteki
toparlanmanın cari açık üzerindeki olumsuz etkisini sınırlamaktadır.
Kredi fiyatları üzerinde para politikası duruşundaki sıkılaşma,
makroihtiyati politikalar, diğer teşvik ve destekler etkili olmuştur.
2016 yılının ikinci yarısından itibaren, döviz kurlarında yerel ve
küresel gelişmelerden kaynaklı dalgalanmaya ve yurt dışı finansman
maliyetlerindeki göreli artışa bağlı olarak reel sektör firmalarının
yurt dışı borçlanmaları düşmüş, yabancı para (YP) kredilerden TL?ye
geçiş eğilimi gözlenmiştir. Kredi bileşimindeki değişim ile birlikte,
ilgili kurumlarca alınan tedbirlere bağlı olarak reel sektörün net
döviz pozisyonunda yaşanan iyileşme ve uzun vadeli yurt dışı
yükümlülüklerin payındaki artış finansal istikrar açısından olumlu
gelişmeler olarak değerlendirilmektedir. TCMB nezdinde oluşturulan
veri takip sistemi ile önümüzdeki dönemde firmaların döviz riskinin
takibine yönelik sağlıklı veri temini ve gelişme kaydedileceği
değerlendirilmektedir. Finansal istikrar ve fiyat istikrarına yapısal
katkı sağlanması hedefleri doğrultusunda, sistemik risk ölçüm
kapasitesini artırmak, basiretli borçlanmayı sağlamak ve risk
yönetimine katkıda bulunmak üzere finansal sistemde tüm paydaşlar
arasındaki iş birliği ve koordinasyonun önümüzdeki dönemde daha da
güçlenmesi önem taşımaktadır.
Bankacılık sektörü güçlü likidite pozisyonunu korumakta ve olası
bir likidite riskine karşı dayanıklılığını sürdürmektedir. Sektörün
fonlama kompozisyonu dikkate alındığında, TL cinsinden kaynakların
önemli bir bölümünün çekirdek yükümlülüklerden oluşması likiditeye
katkı sağlamaktadır. Çekirdek dışı yükümlülüklerin toplam
yükümlülükler içerisindeki payı son yıllarda yatay bir seyir
izlemektedir. Son dönemde iç talep yönlü faktörlere bağlı olarak yurt
dışı borç temininde yaşanan sınırlı azalmaya rağmen çekirdek dışı
fonlama kalemlerinin vadeleri, uygulamadaki tedbirlerin katkısıyla
uzamaya devam etmiş ve olası küresel likidite şoklarına karşı
bankacılık sektörünün direncini artırmıştır. Çekirdek dışı
yükümlülüklerin payındaki istikrarlı seyrin bir yansıması olarak
kredi/mevduat oranı son yıllardaki yatay seyrini korumaktadır. Kredi
büyümesini destekleyen çekirdek yükümlülüklerdeki ve sektörün
kârlılığındaki artışa bağlı içsel sermaye üretimi ön plana
çıkmaktadır.
Bankacılık sektörünün aktif kalitesindeki sağlıklı yapı
korunmaktadır. Temel göstergelerden biri olan tahsili gecikmiş alacak
(TGA) oranı yatay bir seyir izlerken, kredi yapılandırmalarının vade,
teminat, fiyatlama gibi kredi unsurlarını içerir şekilde büyük oranda
canlı kredilerde gerçekleştiği ve TGA?da yapılandırmanın sınırlı
düzeyde kaldığı görülmektedir. Son veriler, 2016 yılının üçüncü
çeyreğinde yukarı yönlü hareketlenen yakın izleme rakamlarının
gerilemeye başladığına işaret etmektedir. KOBİ?lere yönelik alınan
teşvikler ve KGF projesi yanında ekonomik faaliyetteki canlanma
beklentileri ile bu kredilere yönelik risklerin önümüzdeki dönemde
makul düzeyde kalması beklenmektedir. Mevcut sermaye düzeyi ve son
dönemde kârlılık oranlarında gözlenen toparlanma bankaların sermaye
yapısını ve kredi verme kapasitesini desteklemektedir.
Bankacılık sektörü kârlılığı, 2016 yılında görülen artış eğilimini
2017 yılında da devam ettirmiştir. Kredi verme iştahındaki
toparlanmayla birlikte net faiz gelirlerindeki iyileşme ve faiz dışı
giderlerdeki tasarruf tedbirlerinin devamı sektörün kârlılığına katkı
sağlamıştır. Önümüzdeki dönemde, ivmelenen kredi hacmi, faiz ve
komisyon gelirlerindeki artış ve net faiz marjlarının olumlu katkısı
ile kârlılığın devam etmesi beklenmektedir.
Bankacılık sektörü güçlü sermaye yapısını korumaktadır. 2017 yılı
Mart ayı itibarıyla sektörün sermaye yeterlilik rasyosu (SYR) yasal
(yüzde 8) ve hedef rasyonun (yüzde 12) oldukça üzerinde gerçekleşmiş
ve muhtemel şokları karşılamak için yeterli tampon bulundurmayı
sürdürmüştür. Uluslararası derecelendirme kuruluşlarının bankacılık
sektörü görünümüne ilişkin değerlendirmelerinin yurt dışı fonlama
maliyetlerine sınırlı etkileri olmuştur. Bunun yanı sıra, kredi
hacmindeki toparlanma kaynaklı kaldıraç etkisi ve yabancı para
varlıklardaki kur etkileri sebebiyle risk ağırlıklı varlıkların
artışı, sermaye yeterlilik oranını bir miktar aşağı çekmiştir. Ancak,
döviz kurundaki dengelenme, kârlılıktaki artış eğilimi ve risk
ağırlıklarındaki değişim ile birlikte sermaye yeterlilik oranı geçen
yılın üçüncü çeyreğindeki seviyesini yakalamıştır (Grafik 11).
Bankacılık sektörü bu rapor döneminde dış finansman olanaklarının yanı
sıra, sermaye birikimleriyle de kredi büyüme hızlarını sürdürebilecek
düzeydedir. Kârlılıktaki artış son bir yıllık dönemde yasal
özkaynakları artıran temel etmen olarak ön plana çıkmıştır. Diğer
taraftan, devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) faiz hadlerindeki artış
menkul kıymetlerin yeniden değerlemesi kanalından daha önceki
dönemlerde gelen pozitif etkiyi sınırlamıştır.
Küresel jeopolitik gelişmeler ve ekonomi politikalarına dair
belirsizlikler küresel finansal istikrar için önümüzdeki döneme
ilişkin temel risk unsurları olarak görülmektedir. ABD?de uygulamaya
konulması öngörülen genişleyici maliye politikasının boyutunun ve
etkilerinin sınırlı kalması, korumacı dış ticaret politikalarına
ağırlık verilmesi, Fed para politikasının normalleşmesi ve Avrupa
Birliği (AB) ülkelerindeki siyasi belirsizlikler ile Çin ekonomisine
dair kaygılar nedeniyle küresel risk iştahının azalması olası risk
unsurlarıdır. Türk bankacılık sektörünün güçlü sermaye yapısı, aktif
kalitesi ve sahip olduğu likidite kalkanları ile söz konusu risklere
karşı dayanıklı olduğu değerlendirilmektedir. "

Foreks Haber Merkezi ( [email protected] )
http://www.foreks.com
http://twitter.com/ForeksTurkey