Ana SayfaANALİZ-Analitik Görünüm/BIST-VİOP(Ak Yatırım)----

ANALİZ-Analitik Görünüm/BIST-VİOP(Ak Yatırım)

29 Haziran 2016 - 09:03 borsagundem.com

Ak Yatırım ( http://www.akyatirim.com.tr ) Araştırma Bölümü
Tarafından Hazırlanan Analitik Görünüm Analizi:
"Dünyada 2008 finansal krizinin ardından gelişmiş ülkelerde faizlerin
sıfıra kadar düşürülmesinin de etkisiyle, toplam borçluluklarda ciddi
artışlar yaşandı. Grafik 1 ve Grafik 2?de ABD ve Çin?in
toplamborcundaki artış dikkat çekici şekilde göze çarpıyor. Borç
artışıyla birlikte, risk primi ve dolayısıyla faizlerde de artış
gözlenmesi beklenebilecekken, Grafik 3?te paylaşılan ülkelerin faiz
oranları ile borçluluk oranları arasında, mantığa aykırı gibi görünen
bir ters yönlü ilişki dikkat çekiyor. ? Bu yanıltmacı açıklayan ana
faktör, tasarruf oranları arasındaki farklar. Bir ülkede tasarruf
oranı ne kadar yüksekse, bu tasarrufları yatırıma dönüştürmek için o
kadar fazla borç yaratılması gerekiyor. Dolayısıyla, tasarruf oranı
yüksek olan ülkelerin borç stokunun GSYH içindeki payı da yüksek
oluyor. Örneğin Grafik 4?ten, Çin ve Singapur?un yüksek borçluluk
oranlarının, yüksek tasarruf oranlarının bir yansıması olduğu
gözleniyor. Bizim de arasında yer aldığımız düşük tasarruf oranına
sahip ülkelerin ise borçlulu oranları da fazla yükselemiyor. Sonuç
olarak, yüksek tasarruf oranına sahip ülkeler yüksek borç yaratma
kapasitesine de haiz olup, düşük tasarruf oranına sahip ülkelere
kıyasla daha düşük faiz veriyorlar. Dolayısıyla, bir ülkenin genel
finansman yapısını, tasarruf oranını ve borç oluşumunun detaylarını
bilmeden, çok borçlu olduğu için ?sorunlu? diye addetmek doğru
olmuyor. Örneğin, Avrupa ve Japonya?da bankalar, ABD?deki benzerlerine
kıyasla daha fazla kaldıraç oranına (borçluluğa) sahipler. Bunun ana
sebebi, ABD?de öz sermaye yoluyla finansman yaratmanın çok daha yaygın
olması diğer bir deyişle, hisse senedi piyasalarının derinleşmiş
olması. Asya?da ise, tasarruf oranlarının yüksek olmasının borç / GSYH
oranlarını yukarı çektiğine değinmiştik.
Peki borç / GSYH oranının yükselmesi bir kriz sinyali midir?
Geçmişte yaşanan özel sektör borç krizlerinin, herhangi bir borç /
GSYH seviyesinde gerçekleşebildiği görülüyor. Borç krizlerinin
patlamasına sebep olan faktör, genellikle bir ekonomik durgunluk ya
da resesyon ortamında, varlık fiyatlarının düşmesi şirketlerin nakit
akımı yaratma kapasitesinin azalmasıyla da kârlarının düşmesi ve
dolayısıyla borçlarının geri ödenmesinin imkânsız hale gelmesi oluyor.
Ülke bazında borç krizleri nadiren yaşanıyor? Bir ülke eğer kendi
para birimi cinsinden borçlanıyorsa, merkez bankası her zaman para
basarak bu borçları ödeyebilir. Tabii, bu şekilde merkez bankası para
basıp piyasadan devlet tahvillerini topladıkça, o ülkenin para
biriminin zayıflaması ve/veya enflasyonunun artması söz konusu
olabilir. Ancak yerel para birimi cinsinden borcun ödenememe riski
pratikte sıfırdır. Tabii döviz cinsinden olan ülke borçlarında ise
aynı rahatlık söz konusu değil. Merkez bankaları döviz basamadığı
için, kriz zamanında yabancı kreditörler paralarını geri
istediklerinde, merkez bankası rezervleri tükendikçe, döviz cinsinden
borcu geri ödeyememe riski de somut olarak artıyor. Meksika (1995),
Rusya (1998) ve Arjantin (2001) moratoryumları, bu tip borç krizlerine
örnektir. ? Borç yiğidin kamçısı? Demek ki borç seviyesi tek başına
bir kriz sinyali değil. Kaldı ki, Meksika ve Rusya krizlerinde, borç /
GSYH oranları oldukça düşüktü. Buna karşın, Japonya?nın kamu borcunun
GSYH?ye oranı 50 civarında seyrederken, ülkede tahvil faizlerinin
artmaktansa, sıfırın da altına geçtiğini görüyoruz. 20 senedir yüksek
borç yükü nedeniyle krize girmesi beklenen Japonya?da bir kriz
yaşanmış değil. Benzer şekilde Çin?de de, yüksek tasarruf oranlarını
yatırıma dönüştürmekte sermaye piyasalarının yeterince etkin
olamamasının da bir sonucu olarak ortaya çıkan yüksek borçluluk
oranlarına
bakarak benzer öngörüler yapmak da yanıltıcı olabilir.
Ekonomide klasik Keynesyen görüş, toplam taleple arz arasında
sağlıklı bir denge oluşması için, özel sektörün harcamayıp tasarruf
ettiği dönemlerde, kamunun harcamasının gerektiğini savunur. Bu ekole
göre, küresel ekonomideki arz / talep dengesini gözeterek, son küresel
finansal kriz sonrasında içine saplandığımız ?kronik durgunluk?
ortamında, maliye politikasının (kamu harcamalarının) etkin olarak
kullanılması önem taşıyor. Borcun GSYH içindeki payını azaltmanın en
etkin yolu elbette GSYH?yi artırmak. Keza ekonomik büyüme hızlandıkça,
borç çevirme de rahatlıyor ve borç / GSYH oranı iki yönlü katkıyla
azalıyor. Eğer burada payda yerine sadece paya odaklanılır ve kredi
kanalları kısılırsa, tasarrufların yatırıma dönüşme kanalı tıkanıyor
tasarruflar daha da artıyor ve nominal GSYH de baskı altında kalıyor.
Yani ekonomide çarklar dönmüyor. (Ekonomiyi canlandırmak için, merkez
bankalarının para basıp doğrudan ya da dolaylı yolla piyasaya
sokmasını ifade etmek için kullanılan ?helikopter parası? kavramını i
e bir sonraki Analitik Görünüm Bülteni?nde inceleyeceğiz.) ? Özetle,
tek başına borç seviyesine bakarak bir ülkenin krize girip
girmeyeceğini söylemek mümkün değildir. Yaratılan her bir birim borcun
(pasif) karşılığında, bir varlık (aktif) yaratıldığı da
unutulmamalıdır. O nedenle bir ekonominin borç yükü nedeniyle oluşan
finansal kırılganlığı sadece bir bilanço kalemi olup, toplam risk
analizinde ekonominin gelir yapısını da gözeten bütünsel bir yaklaşım
gerekmektedir.


BIST30 VİOP

Haziran vadeli kontratta kapanış gün içi zirveye ve dün kısa vade
için direnç olarak belirttiğimiz 95.300 seviyesine oldukça yakın.
Teknik anlamda kısa vade için yeni bir iyimserlik oluştuğunu
söyleyebiliriz. Kısa vadeli ortalamalarda da uzun vadeliler üzerine
doğru hareket yaşanıyor. 95.500 seviyesinin aşılmasıyla birlikte kısa
vadeli yükseliş eğilimin teyit edileceğini düşünüyoruz. Bu kontrat
için 98.000 seviyesini ana direnç olarak görüyoruz.


Analizin tamamı için

http://www.akyatirim.com.tr/apps/pdfviewer/Analitik_Bulten-290616/f97cff26-8c23-4e93-ad26-3bcd4dbdea44.pdf


******

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım
danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti,
aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen
bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı
sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve
tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine
dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk getiri
tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer
alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize
uygun sonuçlar doğurmayabilir...

*******

Foreks Haber Merkezi ( [email protected] )
http://www.foreks.com
http://twitter.com/ForeksTurkey