Ana SayfaRAPOR-Makro Ekonomi ve Strateji(Denizbank)----

RAPOR-Makro Ekonomi ve Strateji(Denizbank)

23 Aralık 2013 - 14:39 borsagundem.com

Denizbank Tarafından Hazırlanan Haftalık Makro Ekonomi ve
Strateji Raporu:
". FED ?tapering?e başladı ama ?tightening? için daha erken
olduğu sinyalini verdi. FED, Açık Piyasa Komitesi (FOMC) bu
yılın son toplantısında tahvil alım programını 10
milyar $ azaltarak aylık 75 milyar $?a indirdi. FED?in tahvil alım
programında yaptığı azaltımın 5 milyar $?ı mortgage?a dayalı
tahviller tarafında, 5 milyar $?ı da devlet tahvillerinde gerçekleşti.
FED, faiz oranında bir değişiklik yapmazken (%0-0.25),
?tightening? (faizlerde artış) için eşik rakamlarında da bir değişiklik
yapmadı. Faizlerin işsizlik %6.5?in üzerinde kaldığı sürece
ve enflasyon görünümünün %2.5?in üzerine çıkmadığı sürece
yükseltilmeyeceğini açıkladı. Fakat önceki söylemlerine ek olarak
FED işsizlik oranı %6.5?in altına inse dahi faizlerin çok
uzunca bir süre daha, özellikle tahmin edilen enflasyon oranı %
2?nin altında kaldığı sürece artırılmayacağını net bir şekilde
belirtti.
FED?in uzun vadeli enflasyon hedefi olan %2 rakamını faiz
oranlarının artışı hakkında ilk kez kullanması
yandaki tabloda görülebileceği gibi faizleri arttırmaması
için bir ihtimal daha oluşmasını sağladı. Karar metninde ve Ben
Bernanke?nin konuşmasında verilmeye çalışılan ana mesajın
tahvil alımlarının azaltılmasının para politikasında
bir sıkılaştırmaya gidildiği anlamına gelmediğiydi. Bernanke
basın toplantısında, bundan sonraki dönemde de alımların
azaltılmasının ekonomik aktivite ve istihdam piyasasındaki gelişmelere
bağlı olarak benzer oranlarda gerçekleşeceğini açıkladı.
Öte yandan önümüzdeki dönemde açıklanacak olan veriler tatmin
edici bir seviyede olmaz ise yıl içerisinde birkaç toplantıda alım
miktarını azaltmayabileceklerini belirtti. FED?in yıl boyunca her
toplantıda yaklaşık 10 milyar $ oranında indirime gideceği düşünülürse
yukarıdaki grafikte görülebileceği gibi FED?in bilançosunun 2014?ün
son çeyreğine kadar büyümeye devam edeceği görülebiliyor. Kısacası FED
piyasaya likidite vermeye devam edecek, sadece verdiği miktar giderek
azalmış olacak. Bu nedenle bundan sonraki dönemde önemli olan varlık
alım programı tamamen bittiğinde FED?in bilançosunu hangi yöntemle
küçülteceği ve faizlerin ne zaman artırılacağı. FED?in yayınladığı
ekonomik tahminlere göre işsizlik oranı ancak 2014 sonlarında %6.5
seviyesine inebileceği tahmin edilirken, enflasyonun %2 seviyesine
ancak 2015 sonunda yaklaşacağı öngörülüyor. Mevcut tahminler bu
nedenle faiz artışının en erken 2015 sonu 2016 başlarında
olabileceğine işaret ediyor.
. Gelişmiş ülkelerde enflasyon baskı altında. Gelişmiş ülke merkez
bankalarının uyguladıkları gevşek para politikalarına
karşın enflasyon oranları aşağı yönlü seyretmeye devam
ediyor. Yaklaşık 2 yıldır ABD?de FED?in takip ettiği enflasyon
göstergesi PCE (Kişisel harcamalar fiyat endeksi), FED?in uzun
vadeli hedefi olan %2 seviyesinin altında seyrediyor. En son
açıklanan veriye göre tüketici fiyatları Ekim ayında, aylık bazda
arka arkaya görülen 3 aylık artışın ardından yatay seyretti ve
yıllık enflasyon oranının %0.7?ye geriledi. Böylece yukarı yönlü
bir enflasyonist baskı olmadığının göstergesi oldu. Euro Bölgesinde
de Ekim?de %0.7?ye gerileyen enflasyon oranı Kasım
ayında %0.9 nihai değerini aldı, fakat Avrupa Merkez Bankası
(ECB) uzunca bir süre düşük enflasyon oranlarıyla karşı karşıya
kalacaklarını tahmin ettiklerini açıklamış, bu nedenle de faiz
indirmişti. Bir diğer gelişmiş ülke olan İsveç?te de önceki hafta
açıklanan Kasım ayı tüketici fiyatları bir önceki aya göre arka arkaya
ikinci defa gerilerken yıllık enflasyon %0.1?lik artışa işaret
etmişti. Geçtiğimiz hafta İsveç Merkez Bankası da bu nedenle faiz
oranını %1?den %0.75?e indirdi. Diğer ülkelere kıyasla yüksek
enflasyon oranının sorun teşkil ettiği İngiltere?de ise yıllık oran
%2.1?e gerileyerek son 4 yılın en yavaş fiyat artışına işaret etti.
Genel olarak gelişmiş ülke ekonomilerinde görülen bu dez-enflasyon
trendi deflasyon endişelerini yükseltiyor. Bu endişeye sahip FED de en
son toplantısında uzunca süre görülebilecek düşük enflasyon
oranlarının risklerinin farkında olduklarını belirtti. Mevcut
enflasyon görünümünde hem FED?in hem de ECB?nin faizleri söz
verdikleri gibi uzunca bir süre artırmaları pek mümkün gözükmüyor.
. Çin?de likidite sıkışıklığı yeniden gündemde. Çin?de merkez
bankası hızla artan krediler ve bankaların giderek artan ?varlık
yönetim ürünü? satışlarının önüne geçmek için Haziran ayında bankalar
arası borçlanma maliyetlerinin yükselmesine
müsaade edeceğine yönelik sinyaller vermiş ve piyasaya
likidite sağlamamıştı. Bunun sonucunda likidite durumunun
en iyi göstergesi olarak kabul edilen haftalık repo faizi %11.2
seviyesine yükselmişti. (2012 yılında ve 2013?ün ilk yarısında
bu oran ortalama %3.5 seviyesindeydi.). Hafta içerisinde merkez
bankasının benzer bir duruş sergileyerek (hem de yeni reformlar
kapsamında piyasanın oranlar üzerinde daha belirleyici
bir role sahip olmasını istediği için) piyasadaki nakit sıkışıklığını
gidermek için Cuma gününe kadar bir adım atmaması oranların
önceki haftaya göre 380 baz puan artmasına neden oldu. Merkez
bankası Haziran?da yaşanan kadar sert bir artışın önüne
geçmek için ise kısa vadeli likidite operasyonuyla piyasaya son
gün 33 milyar $ aktarmasına karşın faizlerin aşağı inmesini sağlayamadı.
Konut ve yatırımlardaki balonun önüne geçebilmek için kredi
maliyetlerini yükseltmeye çalışan Çin?li regülatörlerin benzer
sıçramalar olmadan bunu kademeli yapması finansal piyasalar için önem
arz ediyor. Dünya?nın en büyük 2.ekonomisinde yaşanan bu son gelişme
haftanın son günün Asya piyasalarını aşağıya çeken bir gelişme oldu.
. Euro Bölgesi ülkeleri birbirlerinden ayrışsa da Almanya?ya güven
artıyor. Son dönemde Euro Bölgesi ülkeleri arasındaki
ayrışma daha da belirgin bir hal almaya başlamıştı. (En
son açıklanan Aralık ayı öncü üretim PMI verileri de Almanya?da
artarken Fransa?da gerilemeye devam etti). Euro Bölgesi genelinin
toparlanması adına negatif bir hava yaratan bu gelişmelere
karşın bölgenin en büyük ekonomisi Almanya?ya güven giderek
artıyor. Açıklanan ZEW Ekonomik Beklentiler Anketi Aralık ayında
55 olan piyasa beklentilerinin üzerinde 62 olarak açıklanarak
2006 yılının başından bu yana en yüksek değerine ulaşmış oldu.
Pozitif değerlerin iyimserliği gösterdiği endeks kötümser ve iyimser
düşünen katılımcıların dengesini gösteriyor. IFO?nun açıkladığı
iş dünyası güven endeksi beklentilere paralel ılımlı bir artış
ile 109.3 seviyesinden 109.5 seviyesine yükseldi. Kriz öncesi
seviyesinin bir miktar altında olsa da Nisan?dan bu yana en yüksek
değerine ulaşan endeks mevcut iş dünyası ortamının ve gelecek 6 aya
ait beklentilerin kademeli olarak artış gösterdiğine işaret ediyor.
. ABD?de 2. el konut satışları son 1 yılın en düşük seviyesine
geriledi. ABD?de Kasım ayı 2.el yıllık konut satış adedi
5.03 milyon adet olan beklentilerden daha fazla 4.9 milyon adete
gerileyerek Aralık 2012?den sonraki en düşük seviyesine geriledi.
Ayrıca bu gerileme ile birlikte 2.el konut satışları arka arkaya
3 aydır gerilemiş oldu. Haziran ayında FED?in ilk tapering
sinyalini verdiği tarihten sonra yükselen mortgage faizlerinin
konut talebindeki toparlanmanın hızını yavaşlattığı daha da netleşmiş
oldu. Konut satışları dip seviyelerini gördükten sonra
grafikte de görülebileceği gibi, ikinci el konutlara olan talep
(volatilitesi diğer yeni konut satışlarına göre daha düşük olan)
yeni müstakil konut satışlarına göre daha hızlı toparlanmıştı.
Yeni müstakil konut satışları ise son 3 aydır yükseliyor ve Kasım
ayı verisi henüz açıklanmadı. Hafta içerisinde açıklanan
yeni müstakil konut başlangıçları %20.8?lik güçlü bir artışa işaret
ederek yeni konutlara olan talebin artmaya devam edeceğinin
sinyallerini verdi. Henüz tepe noktasının %68 oranında altında
olan müstakil konut başlangıçlarındaki toparlanmanın, yıl içerisinde
gerilediği en düşük noktanın 100 baz puandan daha fazla üzerine %4.6
seviyesine yükselen mortgage faizleri nedeniyle oldukça kademeli bir
oranda devam etmesi beklenmeli.

Merkez Bankası Faiz Kararı, Aralık 2013

. TCMB piyasanın ve bizim beklentimize paralel olarak bu ayki
toplantısında faiz oranlarında herhangi bir değişiklik yapmadı.
Haftalık repo faizini %4.5?te, faiz koridorunu ise %3.5-
7.75 bandında sabit tuttu. Benzer şekilde, beklentilere paralel
olarak Merkez Bankası bir önceki toplantıda olduğu gibi
rezerv opsiyon katsayıları ve zorunlu karşılıklarda değişikliğe
gitmedi. Ancak, haftalık repo ihaleleriyle %4.5?ten sağladığı
maksimum fonlama miktarını 10 milyar TL?den 6 milyar TL?ye
ve piyasa yapıcı bankalara günlük %6.75?ten sağladığı fonlama
miktarını ise Hazine ihalelerinden aldıkları DİBS ihraç
değerinin %7?sinden %2?sine indirerek likiditeyi sıkılaştırdı.
. Merkez Bankası, enflasyonun önümüzdeki dönemde düşmeye
devam etmesini ancak temel enflasyon göstergelerinin
hedefin üzerinde seyretmeye devam etmesini bekliyor ve bu doğrultuda
mevcut politika duruşunun yeterli olduğunu düşünüyor.
Merkez Bankası, bankalar arası piyasada oluşan faizlerin %7.75
seviyesine yakın seviyede oluşacağı, ortalama fonlama maliyetinin ise
%6.75 ve üzerinde oluşmasının sağlanacağı değerlendirmesinde bulundu.
. Makroekonomi ile ilgili değerlendirmelerde, Merkez Bankası yurt
içi talep ve ihracatta ılımlı büyüme eğiliminin görüldüğünü
belirtilirken, temkinli para politikası duruşunun, alınan makro
ihtiyati önlemlerin ve sermaye akımlarında gözlemlenen zayıflamanın
etkisiyle kredi büyüme hızlarının daha makul düzeylere geleceği
beklentisi tekrarlandı. Mevcut politika çerçevesinin ise cari dengeyi
olumlu etkilediği değerlendirilmesi yapıldı.
. Merkez Bankası, haftalık repo ihalesi ile piyasayı 6.5 milyar TL
fonluyordu, bunu 6 milyar TL ile sınırlamasının ortalama fonlama
maliyeti üzerinde etkisi önemli olmayacaktır. Ancak, piyasa yapıcı
bankalara yönelik aldığı karar neticesinde piyasa yapıcı bankalara
%6.75?ten sağladığı fonlama miktarını 23 milyar TL?den 6.5 milyar
TL?ye düşürmesi ortalama fonlama maliyetini %7 civarında seyretmesine
neden olacak.

Bütçe Dengesi, Kasım 2013

. 2013 yılı Kasım ayı Merkezi Yönetim Bütçe gerçekleşmelerine göre,
bütçe dengesi 6.4 milyar TL fazla verirken, yılbaşından bu yana
bütçe açığı 1.2 milyar TL?ye geriledi. 12 aylık bütçe açığı ise bir
önceki yılın aynı dönemine göre %47 azalarak 16.7 milyar TL oldu.
Yılbaşından itibaren kümülatif faiz dışı fazla ise 46.8 milyar TL ile
geçen yılın aynı dönemine göre %40 daha yukarıda bulunuyor.
. Bütçe geliri tarafında, Kasım ayında bir önceki yıla göre %10.7?lik
artış olurken, toplam vergi gelirleri %12.2?lik artışla 33.1 milyar TL
oldu. İthalden alınan KDV gelirlerinde yılbaşından beri görülen artış
devam ederken Kasım ayındaki bir önceki yıla göre artış oranı
%21.2 oldu. Bütçe harcamaları ise Kasım ayında bir önceki yılın
aynı ayına göre %9.1 artarak 30.5 milyar TL olarak gerçekleşti. Bütçe
harcamalarında, personel giderlerdeki ve cari transferler
kalemlerindeki artışın güçlü olması faiz dışı harcamaların bir önceki
yıla göre %17.4?lük artış göstermesinde etkili oldu. Faiz harcamaları
ise ödeme takviminin yoğun olmaması nedeniyle Kasım ayında 1.8 milyar
TL ile geçtiğimiz yıla göre daha aşağıda gerçekleşti.
. Yılbaşından itibaren baktığımızda, %17.3?lik artışla toplam
gelirler Kasım ayında 357 milyar TL olurken, yılsonunda OVP tahmini
olan 387 milyar TL?ye yakın bir gerçekleşme olacağına işaret ediyor.
Benzer şekilde, yılbaşından bu yana %12.7?lik artış gösteren toplam
giderlerin de, yılsonu için 406 milyar TL? olan OVP tahmine paralel
olacağını düşünüyoruz.Bu görünüme göre yıl sonu için %1.2 olan bütçe
açığı/GSYH beklentimizi koruyoruz.

H. Senedi Piyasaları Para Piyasaları

LTRO geri ödemeleri ile azalan likidite ve ECB?nin ek likidite
için acele etmemesi Eur Libor?u yükseltiyor. BIST politik riskler, Çin
ise likidite sıkışıklığı endişeleri ile negatif ayrıştı. Gelişmiş
ülkeler primlendi

GOÜ?lerde Fokus FED?den Büyümeye Kayıyor...

2014 yılında gelişmekte olan ülkelerde (GOÜ) finansal piyasaların
performansını belirleyecek en önemli iki unsur FED?in gevşek para
politikasından çıkış hamleleri ve ekonomik büyümeleri zayıflamış olan
GOÜ?lerin yeniden hangi oranda ivmelenecekleri olacak. İlkiyle ilgili
FED gelecek yılı beklemeden uzun vadeli oyun planını bu hafta içinde
piyasalarla paylaştı.
Tahmin edildiği gibi çıkışın kademeli ve yavaş olacağı işsizlik
dışında enflasyona da bakılacağı işsizlik oranı % 6.5?in altına inse
bile (ki bunun 2015 yılında olması bekleniyor) enflasyon %2?nin
altındaysa faiz artırımına başlanmayacağı açıklandı. Özetle, GOÜ?lerde
özellikle Mayıs-Eylül arasında sert satış dalgası yaratan endişelerin
bir miktar abartılmış olduğu görüldü. İkinci riskle ilgiliyse, son
dönemde gelen öncü veriler, faizlerdeki çıkış hareketinin yavaşlaması
ve bu ülkelerin -Çin başta olmak üzere- büyümeye yeniden ivme
kazandırmak için attıkları adımlar GOÜ?lerin 2014 büyümesi anlamında
2-3 ay önceki beklentilerden daha iyi bir performans ortaya
koyacaklarını gösteriyor. Diğer taraftan son aylarda GOÜ?lerden çıkan
global fonların yeniden yatırım yapma iştahını belirleyecek ana
faktörlerden birini (diğer ekonomik dengelerini bozmadan) potansiyel
büyüme hızına yakın seviyelerde büyüme oluşturacak. Bu anlamda
2008-2013 döneminin aksine bundan sonraki yıllarda GOÜ piyasalarında
ekonomik performansa göre ?farklılaşma? kavramı daha fazla öne çıkacak.
Türkiye?nin de bu doğrultuda 2014?te nasıl bir büyüme performansı
göstereceği son derece önemli olacak. 2012?te %2.2 ve muhtemelen
2013?te %3.9?la (4. çeyrekte %3.6 büyüme beklentisi ile) büyüme %5?lik
potansiyelin altında kaldı. 2002 yılından bugüne Türkiye?nin ortalama
büyümesi %5.1. Bu büyümenin 3.4 puanı (yaklaşık %67?si) iç tüketimden
geliyor. Yani Türkiye?nin büyüme modelinin temelinde iç tüketim var.
Bu çok da normal. Çünkü, büyük, genç ve gelir düzeyi artan nüfusun
tüketim ihtiyacı var. Bireylerin borçluluk oranları diğer ülkelerle
karşılaştırıldığında düşük (Türkiye?de hanehalkı borçluluğunun
ekonomiye oranı %21.8 iken aynı oran Brezilya: %25, Çek Cumhuriyeti:
%30, Polonya: %33, G. Kore: % 36). Bu finansmanı sağlayacak olan
bankacılık sektörü de karlı, aktif kalitesi yüksek ve yüksek sermayeli
olunca büyümenin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi mümkün oldu.
Reel sektör yatırımları da iç ve dış talebi karşılamak için büyümeye
devam edince büyümeye aynı dönemde yılda ortalama 2.4 puanla iç
tüketimin ardından ikinci önemli katkıyı yaptı.
Yüksek cari açık oranlarını düşürmek için alınan makro-ihtiyati
tedbirler bankacılık sektörü üzerinden tüketimi, o da bir süre sonra
yatırım harcamalarını etkilemeye başlayınca büyüme 2012?de %2.2?ye
kadar geriledi. Bu büyümeye iç tüketim harcamalarının katkısı -0.4
yatırım harcamalarının katkısı ise -0.7 puan oldu. 2013?te banka
kredileri yeniden hareketlenmeye başlayınca büyüme de iç tüketim
üzerinden ivmelendi. İlk 9 aydaki %4.0?lık büyümeye iç tüketimin 3.2
yatırımın ise 1.0 puan katkıları oldu. Bu performansın sonrasında
Türkiye ?her ne kadar kendi potansiyel büyümesinin altında kalsa da -
yeniden (Çin hariç tutulan) GOÜ büyüme performansının üzerine çıktı
(yandaki grafik). Burada önemli nokta büyümedeki yukarı yönlü bu
seyrin 2014?te nasıl seyredeceği.

Türkiye?nin 2014 Büyümesi 2013?ten Düşük Olacak...

Orta Vadeli planda 2013 için %3.6 2014 içinse %4.0 büyüme beklentileri
ortaya konulmuştu. Bu sene %4?le hedeflerin üzerinde bir
büyüme gerçekleşeceği düşünülürse yüksek baz etkisi nedeni ile
önümüzdeki yıl otomatikman ?diğer her şeyin sabit kaldığı varsayımı
ile- OVP büyüme beklentisinin %3.6?ya revize edilmesi beklenebilir.
Buna karşın 2014?te %3?ün üzerinde büyüme oranına ulaşılması
mevcut konjonktürde çok kolay gözükmüyor.
Türkiye?de iç tüketim büyümesi ile bankacılık sektörü tüketici kredileri
arasında çok yakın ilişki var (yandaki grafik). İç tüketimin tek başına
büyümeye etkisi %70. Hali hazırda alınan önlemlerle tüketici kredilerinde
yıllıklandırılmış artış %20?nin altına geriledi.
Tüketici kredileri ve kredi kartları ile ilgili taslak halinde olan ve
vade/ miktar sınırlaması getiren uygulamaların hayata geçmesi ile birlikte
perakende kredi artışının belirgin şekilde yavaşlayacağını ve
büyümeyi olumsuz etkileyeceğini söylemek yanlış olmaz. Yatırımlar
tarafında da halihazırda çok fazla beklenti içinde olmamak gerekiyor.
Kapasite düzeylerinin mevcut talebi karşılamaya yeterli olduğu
2014?te global soru işaretlerinin fazla olduğu ve en önemlisi iç tüketimin
eski hızlarında olmayacağı bir dönemde şirketler yatırım yapma
konusunda daha temkinli hareket edeceklerdir. Zaten eski büyüme
trendleri incelendiğinde yatırım harcamalarının iç tüketimden çok
bağımsız hareket ettiği bir dönem görülmüyor (yandaki grafik).
Bu tablo altında 2014?te büyümeyi belirleyecek iki faktör ihracat ve
kamu harcamaları olacak gibi görülüyor. İhracat tarafında Avrupa?nın
düzelmesinin pozitif etkileri görülmeye başlandı (yandaki
grafik). Önümüzdeki AB?ye ihracat daha da ivmelenebilir. Türkiye?nin
ikinci büyük ihracat pazarı olan Ortadoğu ise İran?ın BM ile
yaptığı anlaşma sonrasında pozitif etkilenebilir. Özellikle 6 aylık geçici
anlaşmanın devam etmesine karar verilmesi durumunda bölge
ile ticaret kalıcı olarak pozitif etkilenecektir. Kamu harcamaları tarafında
bu sene Türkiye %1.2?lik bütçe açığı ile GOÜ?ler içinde en üst
sıralarda yer alıyor. 2014 yılının yoğun seçim takvimi, ve avantajlı
bütçe/borç dinamikleri düşünüldüğünde, ekonomik büyümenin istenilen
şekilde gitmediği düşünüldüğü noktada kamu harcamalarından
destek alınacak gibi görülüyor.
Özetle, mevcut şartlar altında 2014?te büyümenin ihracat ve kamu
harcamalarından destek alacağı fakat seviye olarak özellikle tüketici
kredileri tarafında taslak halindeki yasanın aynen geçmesi durumunda
2012?de olduğu gibi %3?ün altına gerileyebileceği görülüyor. Buradaki
önemli nokta yandaki grafikten görülebileceği gibi Türkiye?nin
daha önce test etmediği şekilde uzun süre (3+ yıl) %2-4 bandında
kalan büyümenin istihdam, kamu maliyesi (bütçe gelirleri) ve bankacılık
sektörü (karlılık, sermaye yeterliliği, aktif kalitesi) üzerinde yaratabileceği
problemlerin neler olacağı..."

******

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım
danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti,
aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen
bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı
sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve
tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine
dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk getiri
tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer
alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize
uygun sonuçlar doğurmayabilir.

*******

Foreks Haber Merkezi ( [email protected] )
http://www.foreks.com
http://twitter.com/ForeksTurkey