Ana SayfaÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE FİNANSAL İSTİKRAR AÇISINDAN GEREKLİ GÖRÜLMESİ HALİNDE, POLİTİKA FAİZİNDE VE GECELİK BORÇLANMA FAİZİNDE ÖLÇÜLÜ BİR İNDİRİMİN GÜNDEME ALINABİLİR-TCMB----

ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE FİNANSAL İSTİKRAR AÇISINDAN GEREKLİ GÖRÜLMESİ HALİNDE, POLİTİKA FAİZİNDE VE GECELİK BORÇLANMA FAİZİNDE ÖLÇÜLÜ BİR İNDİRİMİN GÜNDEME ALINABİLİR-TCMB

27 Kasım 2012 - 14:06 borsagundem.com

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI 20 KASIM 2012 TARİHİNDE
GERÇEKLEŞTİRİLEN PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI'na ilişkin yaptığı
tutanak açıklamasında önümüzdeki dönemde finansal istikrar açısından
gerekli görülmesi halinde, politika faizisinde ve gecelik borçlanma
faizinde ölçülü bir indirimin gündeme alınabileceğini bildirdi.
PPK Toplantı Tutanakları'nda şu bilgilere yer verildi:
"Ekim ayında tüketici fiyatları yüzde 1,96 oranında artarken
yıllık enflasyon yüzde 7,80?e gerilemiştir. Yıllık enflasyondaki
düşüşte işlenmemiş gıda fiyatları önemli bir rol oynamıştır. Maliyet
ve talep yönlü gelişmelerin etkisiyle temel enflasyon göstergeleri
aşağı yönlü eğilimini sürdürürken hizmet fiyatları ılımlı seyrini
korumuştur. ÖTV oranları ile elektrik ve doğalgaz tarifelerindeki
artışların yıllık enflasyona son iki ayda toplam 1 ile 1,1 puan
arasında katkı yaptığı tahmin edilmektedir.
Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yıllık enflasyon yüzde 7,87?ye
gerilemiştir. Mevsimsellikten arındırılmış işlenmemiş gıda fiyatları
üçüncü çeyrekteki artış eğiliminin ardından Ekim ayında gerilemiştir.
Geçmiş yıllarda Ekim aylarında yüksek oranda artan sebze fiyatlarının
bu yıl yatay seyretmesi ile yıllık işlenmemiş gıda enflasyonu 5,5 puan
azalarak yüzde 5,35 olmuştur. Öncü göstergeler yıllık işlenmemiş gıda
enflasyonunda Kasım ayında da kayda değer bir azalış gözleneceğine
işaret etmektedir. İşlenmiş gıda grubunda ise buğday fiyatlarındaki
artışın etkisiyle ekmek ve tahıllar grubunda fiyat artışları
sürmektedir. Bu dönemde ekmek ve tahıl dışı işlenmiş gıda
fiyatlarındaki artış eğiliminin de belirgin bir şekilde hızlanmasıyla
yıllık işlenmiş gıda enflasyonu yükselmiştir.
Enerji grubunda elektrik ve doğalgaz tarifeleri ile vergi
düzenlemesine bağlı olarak akaryakıt fiyatlarında kaydedilen artışlar
sonucunda yıllık enflasyon yüzde 15 seviyelerine yükselmiştir.
Hizmet grubunda yıllık enflasyon Ekim ayında sınırlı bir oranda
yükselmiştir. Bu yükselişte haberleşme hizmetleri fiyatlarında
gözlenen artışlar belirleyici olurken, haberleşme hariç hizmet
grubunda yıllık enflasyon Eylül ayının ardından Ekim ayında da azalış
göstermiştir. Bu dönemde, mevsimsellikten arındırılmış hizmet
fiyatlarının ana eğilimindeki ılımlı seyir korunmakla birlikte, hizmet
fiyatlarına ilişkin yayılım endeksi artış eğilimini sürdürmüştür.
Temel mal grubu yıllık enflasyonu Ekim ayında 1,32 puan azalarak
yüzde 5,1 seviyesine gerilemiştir. Bu azalış, dayanıklı tüketim
malları başta olmak üzere, temel mallardaki tüm ana sektörlerde
gözlenmiştir. Mevsimsellikten arındırılmış veriler temel enflasyon
göstergelerinin ana eğilimlerindeki yavaşlamanın sürdüğüne işaret
etmektedir.
Enflasyonu Etkileyen Unsurlar
Yılın üçüncü çeyreğinde iktisadi faaliyet ılımlı bir seyir
izlemiştir. Eylül ayı sanayi üretiminde yüksek oranlı artış gözlense
de, bu artışta, Ağustos ayındaki resmi ve fiili tatil günü
sayılarındaki ayrışma kaynaklı düşüşün telafisinin de etkili olduğu
düşünülmektedir. Nitekim, sanayi üretim endeksinin üçüncü çeyrek
ortalaması bir önceki dönem ile kıyaslandığında ılımlı bir artış
görülmektedir.
Yakın dönemde açıklanan veriler son çeyrekte iktisadi faaliyetin
bir önceki çeyreğe göre daha güçlü bir artış sergileyeceğine işaret
etmektedir. Ekim ayında otomobil satışları yıllık bazda gerilemesine
rağmen üçüncü çeyrek ortalamasının üzerinde gerçekleşmiştir. İmalat
sanayi firmalarının gelecek üç aya ilişkin sipariş beklentileri hem iç
hem de dış piyasa siparişleri kaynaklı artışını sürdürmüştür. PMI
verileri de benzer bir eğilime işaret etmiştir. Yatırım eğilimi Ekim
ayında uzunca bir süreden sonra artış göstermekle birlikte halen düşük
seviyelerdedir. Kurul, güven endekslerinin henüz toparlanamadığına
işaret ederek yurt dışı finansal piyasalarda yaşanan belirsizliklerin
sürmesinin iktisadi faaliyeti sınırlayabileceğini belirtmiştir.
Son dönemde açıklanan veriler, iç ve dış talep arasındaki
dengelenmenin öngörüldüğü şekilde sürdüğünü teyid etmektedir. Nitekim,
kredi büyümesindeki yavaşlama ve göreli fiyat hareketlerine bağlı
olarak ithalat üçüncü çeyrekte gerilerken, küresel büyüme
görünümündeki zayıflamaya rağmen ihracat artış eğilimini korumaktadır.
Bu doğrultuda, 12 aylık birikimli cari işlemler açığı kademeli olarak
azalmaya devam etmektedir. Bununla birlikte Kurul, yılın son
çeyreğinden itibaren iç talepteki canlanmaya bağlı olarak dengelenme
eğiliminin yavaşlayabileceğine dikkat çekmiştir.
İktisadi faaliyetteki yavaşlamaya bağlı olarak yılın üçüncü
çeyreğinde istihdam da ılımlı bir artış sergilemiştir. Ağustos
döneminde tarım dışı istihdamdaki artışlara rağmen katılım oranının
yükselmesi sonucu mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranı sınırlı
bir artış göstermiştir. Tarım dışı istihdam artışı inşaat ve hizmet
sektörlerinden kaynaklanmıştır. Mart döneminden itibaren sınırlı düşüş
eğilimi gösteren sanayi istihdamı Ağustos döneminde de gerilemeye
devam etmiştir. PMI istihdam değerinde ve sanayi üretiminde son
dönemde görülen artışa rağmen istihdama ilişkin diğer öncü göstergeler
önümüzdeki dönemde istihdam artışının sınırlı seviyede kalabileceğine
işaret etmektedir. Ayrıca, küresel ekonomiye dair belirsizlikler
önümüzdeki dönemde yatırım ve istihdam artışını sınırlayabilecek bir
diğer unsur olarak önemini korumaktadır.
Para Politikası ve Riskler
Kurul, toplantıda fiyat istikrarı ve finansal istikrara ilişkin
gelişmeleri değerlendirmiştir. Enflasyon konusunda toplam talep
görünümü, çıktı açığı göstergeleri ve maliyet unsurları ele alınırken,
makro finansal riskler açısından özellikle krediler, cari denge ve
reel kur gelişmeleri değerlendirilmiştir.
Kurul, talep yönlü unsurların enflasyondaki düşüşü desteklediği
değerlendirmesinde bulunmuştur. Yılın üçüncü çeyreğinde toplam talebin
büyüme hızında kayda değer bir yavaşlama gözlendiği bunun büyük
ölçüde özel kesim nihai yurt içi talebindeki gelişmelerden
kaynaklandığı ifade edilmiştir. Yılın son çeyreğinde yurt içi talepte
bir miktar toparlanma beklense de, toplam talep koşullarının
enflasyondaki düşüşe verdiği desteğin süreceği tahmin edilmektedir.
Kurul, maliyet yönlü unsurların da enflasyondaki düşüşe katkıda
bulunduğu değerlendirmesinde bulunmuştur. Döviz kuru ve emtia
fiyatlarının son dönemdeki istikrarlı seyrinin etkisiyle, 2011
yılındaki maliyet artışlarının yıllık enflasyon üzerindeki birikimli
yansımaları kademeli olarak ortadan kalkmaktadır. Nitekim temel mal
fiyatlarının yıllık artış oranında yılbaşından bu yana belirgin bir
düşüş gözlenmektedir. Hizmet enflasyonu ise genel eğilim olarak ılımlı
bir seyir izlemektedir.
Bu değerlendirmeler doğrultusunda Kurul, işlenmemiş gıda
fiyatlarındaki olumlu seyrin de katkısıyla enflasyonun yılsonunda Ekim
Enflasyon Raporu tahminine kıyasla daha düşük bir düzeyde
gerçekleşeceğini öngörmektedir. Bununla birlikte,
yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ve enerji fiyatlarındaki artışların
dolaylı etkileri orta vadeli enflasyon görünümü açısından yakından
izlenmektedir.
Kurul, yılın üçüncü çeyreği itibarıyla talep kompozisyonundaki
dengelenmenin ve cari dengedeki iyileşmenin sürdüğünü, kredilerin
finansal istikrarla uyumlu olarak makul oranlarda büyüdüğünü ifade
etmiştir. Reel döviz kurunda ise yılbaşından itibaren gözlenen
değerlenme eğiliminin finansal istikrar açısından yakından izlenmesi
gerektiği belirtilmiştir. Kurul, uygulanan dalgalı kur rejiminde döviz
kurunun seviyesine dair herhangi bir taahhüt olmadığını hatırlatmış,
ancak iktisadi temellerden aşırı sapma durumlarına karşı gerektiğinde
tedbir alınmasının makroekonomik ve finansal istikrar açısından önemli
olduğunu vurgulamıştır.
Kurul, yeni politika bileşimi çerçevesinde kredi gelişmelerine
ayrı bir önem atfetmektedir. Özellikle küresel ekonominin zayıf
seyrettiği mevcut konjonktürde, toplam talebin hem seviyesinin de hem
de kompozisyonunun arzu edilen yönde ilerlemesi için kredilerdeki
ılımlı artışların korunmasının önemli olduğu belirtilmiştir. Bu
bağlamda, yıllık kredi artış oranının yüzde 15?leri aşmamasının fiyat
istikrarını ve finansal istikrarı destekleyeceği vurgulanmıştır.
Kurul, son dönemde Türkiye ekonomisine yönelik risk iştahının
göreli olarak iyileşmesinin rezerv opsiyonu katsayılarının sınırlı
oranda artırılmasına imkân verdiğini belirtmiştir. Öte yandan, gerek
risk algılamalarındaki iyileşmenin gerekse rezerv opsiyonu
mekanizmasının devreye girmesinin geniş faiz koridoruna olan ihtiyacı
kısmen azalttığı belirtilmiştir. Bunun yanı sıra, ticari kredilerdeki
ılımlı seyrin de faiz koridorunun üst sınırının ölçülü oranda
indirilmesine olanak tanıdığı ifade edilmiştir. Bu çerçevede, Kurul,
rezerv opsiyonu katsayıları artırılırken faiz koridorunun ölçülü
olarak daraltılmasının finansal istikrarı destekleyeceği
değerlendirmesinde bulunmuştur.
Küresel ekonomiye dair belirsizliklerin sürmesi nedeniyle para
politikasında her iki yönde de esnekliğin korunmasının uygun olacağı
belirtilmiştir. Bu doğrultuda, alınan tedbirlerin krediler, yurt içi
talep ve enflasyon beklentileri üzerindeki etkileri dikkatle takip
edilecek, Türk lirası fonlama miktarı gerekli görüldüğünde aşağı veya
yukarı yönlü ayarlanacaktır.
Bütün bu değerlendirmeler ışığında, önümüzdeki dönemde finansal
istikrar açısından gerekli görülmesi halinde, politika faizinde ve
gecelik borçlanma faizinde ölçülü bir indirimin gündeme alınabileceği
ifade edilmiştir.
Kurul, para politikası stratejisini oluştururken maliye
politikasına ilişkin gelişmeleri yakından takip etmektedir. Mevcut
dönemde fiyat istikrarına ve finansal istikrara yönelik öngörüler
yapılırken Orta Vadeli Program'da belirlenen çerçeve esas
alınmaktadır. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde mali disiplinin
korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir
artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır. Maliye politikasının söz
konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli
enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası
duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir.
Küresel konjonktürdeki belirsizliklere karşı ekonomimizin
dayanıklılığının korunması açısından ihtiyatlı maliye politikaları
kritik önem taşımaktadır. Orta vadede ise mali disiplini kalıcı hale
getirecek ve tasarruf açığını azaltacak yapısal reformların
güçlendirilmesi, ülkemizin kredi riskindeki göreli iyileşmeye katkıda
bulunarak fiyat istikrarını ve finansal istikrarı destekleyecektir. Bu
yönde atılacak adımlar aynı zamanda para politikasının hareket alanını
genişletecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük
düzeylerde kalıcı olmasını sağlayarak toplumsal refahı
destekleyecektir. Bu çerçevede, Orta Vadeli Program'ın gerektirdiği
yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi konusunda atılacak adımlar
büyük önem taşımaktadır."

Foreks Haber Merkezi ( [email protected] )
http://www.foreks.com
http://twitter.com/#!/ForeksTurkey