Ana SayfaBCG: "TÜNELİN SONUNDAKİ IŞIK" GÖRÜNDÜ----

BCG: "TÜNELİN SONUNDAKİ IŞIK" GÖRÜNDÜ

27 Kasım 2012 - 12:21 borsagundem.com

Dünyanın önde gelen yönetim danışmanlığı firmalarından The Boston
Consulting Group (BCG) tarafından yayınlanan "Reasons to be Cheerful"
"Sevinmek İçin Nedenler" isimli raporda, yaşanan küresel ekonomik
durgunluğun henüz sona ermediği ancak "tünelin sonundaki ışığın"
görünmeye başlandığı belirtiliyor.
BCG, 5 yıldır durgunluk içinde olan global ekonomide olumlu
gelişmeler olsa da, 30 yıldır temel olarak borçlanmayla
gerçekleştirilen büyüme neticesinde ortaya çıkan durgunluktan çıkışın
zaman alacağını öngörmekte.

Hasta Acil Servisten Çıktı...

BCG Türkiye Genel Müdürü ve Yönetici Ortağı Burak Tansan'a göre:
"IMF 2013 için büyüme oranlarını düşürmüş de olsa dünya ekonomisi kriz
günlerine göre belirgin bir iyileşme gösteriyor". BCG'ye göre
"hastanın acil servisten çıktığına" işaret eden 10 ana gösterge şöyle:
1. ABD ve İngiltere başta olmak üzere birçok ülke, 2008'in
kayıplarını ilk kez 2011'de geri almaya başladı. Yunanistan, Portekiz,
İrlanda ve İspanya haricindeki Avrupa Birliği ülkelerinde GSMH
büyümeye başladı. Almanya, tarihinin en yüksek GSMH'sına ulaştı.
2. Gelişmekte olan ülkeler ise büyümeye devam ettiler. 2007'den
2011'e kadar, yılda %10 büyüyen Çin'i, yılda %8 büyüyen Hindistan ve
%4 büyüyen Brezilya takip etti. Ortadoğu ve Afrika kriz sonrasında
%4-5 arasında büyüdü.
3. Global krizi tetikleyen Amerikan gayrimenkul piyasası düzelme
sinyalleri verirken, Amerika'nın en çok takip edilen gayrimenkul
endeksi S&P/Case - Shiller talep ve fiyatlarda toparlanmaya işaret
etmekte.
4. İşsizlik oranlarında düşüş başladı. Amerika'da 2010'da %10
civarında olan işsizlik 2012'de %7,8'e düştü. Almanya 2007'de %9 olan
işsizlik oranını 2011'de %7'ye düşürdü.
5. Avrupa'da İspanya ve İrlanda gibi ülkeler iş gücü
maliyetlerini düşürerek rekabet güçlerini artırma yoluna gittiler.
Buna bağlı olarak cari hesaplar artan ihracatla iyileşmeye başladı.
6. Özel sektörde borçlanma oranları geriliyor. ABD'de hane borcu
2008'de GSMH'nin %97'siyken 2011'de %83'üne gerilemiş durumda.
İspanya'da ise aynı yıllarda %91'den %88'e bir düşüş var. Almanya'da
bu oran aynı yıllarda %62'den %60'a inmiş durumda.
7. Sermaye piyasaları toparlanmaya başladı. S&P 500, DAX, FTSE
100, 2009 Mart ayında krizin en yoğun olduğu dönemlerdeki
seviyelerinin %65-%115 üzerinde işlem görüyor.
8. Yatırımcılar İngiltere, ABD, Japonya ve bazı AB ülkelerinin
borç sorunlarını çözebileceğine inanıyorlar ve böylelikle bu ülkeler
rekor seviyede düşük faizlerle borçlanabiliyorlar.
9. AB'nin belli problemleri devam ediyor olsa da, hükümetlerin ve
Avrupa Merkez Bankası'nın aldığı en son kararlar parasal birliğin
devam etmesi olasılığını yükseltti.
10. Merkez Bankaları bu dönemde enflasyon ve deflasyonu engelledi.
Tüketici fiyatları, AB'de yılda sadece %2,6, ABD'de ise yılda %1,7
artarak stabil bir hale geldi.

?Ancak Toptan İyileşme İçin Hala Alınacak Çok Yol Var

Merkez Bankaları daha büyük bir ekonomik krizi engellemek için
benzeri bugüne kadar görülmemiş bir şekilde müdahalede bulundular.
Merkez Bankalarının faiz oranlarını neredeyse sıfıra çekmeleri ve
aktif satın alımları sonucunda 2007'den beri bilançoları ciddi anlamda
büyüme gösterdi: Avrupa Merkez Bankası (ECB) bilançosu %161, Amerikan
Merkez Bankası (Federal Reserve) bilançosu %216, İngiltere Merkez
Bankası bilançosu ise %350 oranında büyüdü.
Devlet harcamalarındaki artış ve bütçe açıkları, yaşanabilecek
büyük bir ekonomi krizin önüne geçti. 2007'den bu yana kamu borcu,
Avrupa'da 2,5 trilyon Dolar (GSMH'nın %22'si), ABD'de ise 5 trilyon
Dolar (GSMH'nın %47'si) oranında artış gösterdi.
BCG, gelişmiş ülke ekonomilerinin kurşunlarının bitmeye
yaklaştığını ve bunun ilerisi için en büyük problem olduğunu
öngörmekte. Merkez Bankaları şimdi kendilerine zarar vermeden
borçlulara yardımcı olmanın yollarını bulmak durumundalar. BCG Türkiye
Genel Müdürü ve Yönetici Ortağı Burak Tansan'a göre "Acil Servisten
çıkmış olmak, dünya ekonomisinin tam olarak düzeldiği anlamına
gelmemektedir".
" Almanya dışında, ABD ve Avrupa'da işsizlik oranları hala
yüksek seviyede. OECD verilerine göre İspanya'da işsizlik oranı %25
seviyesinde.
" Avrupa'nın bir bölümünün tekrar durgunluğa girdiğine dair
işaretler bulunmakta ve ABD'de de ekonomik durgunluğa giriş riskinin
artması söz konusu.
" AB tarafından uygulanan kemer sıkma programları Avrupa'daki
"sosyal tedirginlik" riskini artırmakta.
" Batı bankacılık sistemi halen kırılgan bir yapıda. Ekonomisine
kıyasla çok daha büyük bir boyutta olan Avrupa bankacılık sektöründe
borçluluğun azalması henüz başlamış durumda.
" Basel III ve yeni bazı düzenlemeler Avrupa bankalarının
bilançolarını küçültmeleri konusundaki baskıyı artıracak ve bu durum
reel ekonomiye aktarılacak kredileri azaltacak.
BCG Türkiye Genel Müdürü ve Yönetici Ortağı Burak Tansan, bu
dönemde Çin'in de dünya ekonomisinin büyüme motoru olmasını beklememek
gerektiğini belirtti. "Çin'in ekonomik büyümesinin, tarihi yüksek
seviyelerine kıyasla yavaş olacağını tahmin ediyoruz ki Çin'in
Onikinci 5 yıllık planı da daha yavaş büyüme öngörmekte. 2012'nin 2.
çeyreğindeki yıllık bazdaki büyüme %7,6 ile son 3 yılın en düşük
seviyesinde seyretti. Çin'in altyapı ve üretim kapasitesine daha fazla
yatırım yapmaktan ziyade tüketimini artırması gerekmekte ve bu durumda
da Çin'in dünya ekonomisinin büyümesinin motoru olmaya devam etmesi
beklenmemeli" dedi.

Dünyadaki Bu Gelişmeler Türkiye için Ne İfade Ediyor?

Tansan'a göre, bu durum, Türkiye ekonomisi ve Türk şirketleri için
tarihi bir fırsat sunuyor:
" Türkiye, dinamik demografisi, kuvvetli iç tüketim potansiyeli,
yükselen "şehirleşme oranı" ve hızla büyüyen orta ve orta-üstü gelire
sahip nüfusu ile büyüme odaklı tüm küresel şirketler için şu anda en
öncelikli pazarlardan birisi konumunda. Bunun en net örneği, sadece
son üç senede perakende ve tüketici ürünleri sektöründe gerçekleşen
tam 50 yabancı bazlı ortaklı ve/veya satın alma işlemi.
" Türkiye, aynı zamanda, eşsiz/çok yönlü coğrafi konumu, (çok
bilinmemekle beraber) rekabetçi işgücü ve son dönemde getirilen ciddi
yatırım teşvikleri ile birlikte, çok önemli bir "yatırım üssü" olma
yolunda. Birçok küresel dev, üretim tesislerini Türkiye'ye kaydırmak
için çalışmalar yapıyor.
" Bugüne kadar Türkiye'ye yatırım yapılmasının önündeki en
önemli 2 engel olan ekonomik büyümedeki sert çalkantılar ve "kredi
notu" engelleri aşılmaya başlandı. Ekonomi, uzun bir süreden sonra
hızlı büyüme senelerinden sonra ilk defa "yumuşak bir iniş" yaparak
gene sağlıklı ve kuvvetli bir büyüme trendine doğru yol alıyor. Kredi
notunun artırılması ve "yatırım yapılabilir" ülkeler sınıfına girmesi,
bu 2 belirsizlik yaratan konunun çözüldüğünü işaret ediyor.
Raporu ve son gelişmeleri değerlendiren Tansan, özellikle not
artırımı ve Türkiye'nin alternatifsiz gelişmekte olan pazarlardan
birisi konumunda olmasıyla beraber Türk şirketleri için "yeni bir
dönemin" başladığının altını çiziyor ve bu yeni dönemle ilgili
beklentilerini özetliyor:
" Türkiye artık çok daha fazla sayıda küresel firmanın
"radarına" girmeye başlayacak ve ülkemize yatırım yapmayı
değerlendirecek şirket sayısında çok ciddi bir artış olacak
" Bu şirketlerin önemli bir bölümü sıfırdan bir yatırımdan çok
ortaklık ve satın alma yoluyla giriş yapmayı seçecek
" Ortaklık seçimlerinde, marka, çalışan ve yönetim kalitesi,
verimlilik ve yenilikçilik özellikle ön plana çıkan seçim kriterleri
olacak
" Birçok Türk şirketinde, Strateji ve İş Geliştirme
fonksiyonları kurulacak ve çok önemli bir konuma gelecek

Foreks Haber Merkezi ( [email protected] )
http://www.foreks.com
http://twitter.com/#!/ForeksTurkey